Arıların Önemi

Farklı kaynak ve mecralarda, arıların ne kadar eşsiz ve faydalı canlılar olduklarından sıkça söz edildiğini biliyorsunuzdur. Peki, sizce arılar neden önemlidir? Ve esasında arıcılık nedir? Tüm bu soruların yanıtlarını ve daha fazlasını bu kez sizler için liste olarak hazırladık. Fazlasıyla şaşıracağ

ARILAR VE ARICILIK HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ

ARILAR VE ARICILIK HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ

İnsanoğlu her ne kadar doğa bilimlerinde büyük bir yol katetmiş olsa da, arılar hakkında bilinmeyenler toplum nezdinde hala oldukça fazla. İnsanlığın -gerçek anlamda- yeryüzündeki kaderini tayin eden bu canlıların yaşam döngüsü, aslında günümüzde epey aydınlığa kavuşmuş durumda. Peki, tüm bunlar hakkında bilgi edinerek kendiniz ve haliyle de doğa için büyük bir farkındalık kazanmaya var mısınız? O halde hazırladığımız bu rehberi mutlaka incelemelisiniz! Arılar ve arıcılık hakkında bilinmeyenler, pek çok şaşırtıcı detayıyla sizin de hafızanıza kazınacak!

 

1. ARILAR İNSANOĞLU İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

 ARILAR İNSANOĞLU İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

Arılar, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olarak binlerce yıldır dünyadaki yaşamın sürdürülmesini sağlıyor. Bu şekilde söyleyince de çok iddialı oldu değil mi? Fakat tam olarak öyle! Doğanın en sadık dostu olarak bilinen bu minik canlılar, bitkilerdeki tozlaşma faaliyetlerinde rol alarak ekosistemin korunmasına ilk elden yardımcı oluyor. Bu nedenle de arıların korunması ve ıslah edilmesi, dünyadaki kaynakların korunması için en önemli şartlar arasında yer alıyor.

 

2. ARICILIK NEDEN ÖNEMLİ?

ARICILIK NEDEN ÖNEMLİ?

Az önce yukarıda, arıların ıslah edilmesinin önemine değindiğimizi gayet tabii hatırlarsınız. Bunun nedeni de aslında, işte bu konu başlığına yerinde bir girizgâh yapmaktı. Arıların ıslah edilmesi ve buna dayalı olarak uygun şartlar altında yaşatılması, doğal alanların korunmasına ek olarak tarım faaliyetlerinde de insanlığa benzersiz yararlar sağlıyor. Arıcılık da bu nedenle dünyadaki gıda ihtiyacının karşılanması konusunda en az tarım kadar büyük bir önem taşıyor.

 

3. ARILAR VE ARICILIK HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ

ARILAR VE ARICILIK HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ

3.1. ARILARIN DÜNYADAKİ VAR OLUŞLARI

Arıların yeryüzünde yaklaşık 100 milyon, insanoğlunun ise 300 bin yıldır var olduğu tahmin edilmektedir.

3.2. ARI BAŞINA BAL ÜRETİM MİKTARI

Bir bal arısı, yaşamı boyunca ancak bir çay kaşığının 12’de 1’i kadar bal üretebilir. Bu miktar balın ne kadar kıymetli bir madde olduğunun ve zerresinin dahi ziyan edilmemesi gerektiğinin göstergesidir. Bununla birlikte bal arılarının 1 kilogram bal yapabilmesi için yaklaşık 4-5 milyon çiçeği ziyaret etmeleri gerekir.

3.3. ARILARIN İNSAN BESLENMESİNDEKİ YERİ

Dünyada, ürettiği besinler insanoğlu tarafından gıda olarak tüketilen tek böcek bal arısıdır.

3.4. ARILARIN BİTKİ YAŞAMINDAKİ ROLLERİ

Bal arıları, sağladıkları tozlaşma sayesinde dünyada gıda olarak tüketilen ürünlerin en az 3’te 1’inden sorumludur. Bu, “Şayet arılar yeryüzünden yok olsaydı, insanoğlu sadece 4 yıl yaşardı.” sözünün doğruluğunu ispatlar niteliktedir.

3.5. ARILARIN ÇİÇEKLERLE OLAN İŞ BİRLİKLERİ

ARILARIN ÇİÇEKLERLE OLAN İŞ BİRLİKLERİ

Çiçekle arı arasında, milyonlarca yıldır süregelen karşılıklı yarara dayalı bir ilişki vardır. Çiçeklerin çoğu arılar sayesinde tozlaşır, döllenir, tohum oluşturur ve neslini sürdürür. Arılar ise çiçekler tarafından üretilen nektar ve polenle beslenerek yaşamlarını devam ettirir. Arıların var oluş nedenleri, çiçeklerin tozlaşma ihtiyaçlarının giderilmesidir. Çiçekler rengârenk görünümleri, güzel kokuları ve nektar salgılamaları ile arıları cezbeder. Bu ilişki pek çok bitki için varlığını sürdürebilme stratejisidir.

3.6. ARILARI TOZLAŞMADA BAŞARILI KILAN FAKTÖRLER

Bal arısını mükemmel bir tozlayıcı (polinatör) yapan faktörler tüylü vücut yapısı, polen ve balla beslenme biçimi, ayrıca bir kolonisinin 10 binlerce üyeden meydana gelmesidir.

3.7. ARI KOLONİLERİNİN TARIM SEKTÖRÜNDEKİ DEĞERİ

ABD’de arıcıların en büyük gelir kaynağı, kolonilerini tarım amaçlı kiraya vermektir. Ülkede 1,5 milyon koloni (kovan), başta badem olmak üzere değişik bitkilerin tozlaşmasında kullanılmaktadır. Koloni başına 100-150 dolar ödenerek 3-4 haftalık kiralamalar yapılmaktadır.

3.8. ARI KOLONİSİ ÜYELERİNİN ORTALAMA NÜFUSU

Mevsime bağlı olarak değişmekle birlikte, bir bal arısı kolonisi; 1 adet ana arı (kraliçe), 0 ila bin adet erkek arı ve 10 bin ila 60 bin arasında değişen işçi arıdan oluşmaktadır.

3.9. İŞÇİ ARININ YAŞAMI

 İŞÇİ ARININ YAŞAMI

İşçi arı kışın 4-5 ay kadar yaşayabilirken, ilkbahar ile sonbahar arasındaki aktif dönemde toplam 6 hafta yaşar. Bu dönemde ise koloni için 3 hafta kovan içi, 3 hafta da kovan dışı olmak üzere çeşitli hizmetler sağlar. Kovan içi hizmet olarak temizlik, arı sütü salgılama yoluyla yavru ve ana arı için besleme ile bakım, mum salgılayarak petek örme ve bekçilik yapar. Kovan dışı hizmet olarak ise nektar (bal özü), polen, propolis ve su toplama görevlerini üstlenir.

3.10. ARILARIN NEKTAR VE POLEN TOPLAMA SÜRECİ

Çiçeklerin verimine bağlı olarak, bal arısı nektar ve polen toplamak için tek seferde 50 ila 100 arasında çiçeği ziyaret eder.

3.11. ARILARIN UÇMA KAPASİTESİ

Hava şartlarına göre değişmekle birlikte, bal arısı saatte 24 kilometre hızla 9 kilometre kadar uzaklığa uçabilir. Böylece çok geniş bir alanda tozlaşma sağlayabilir.

3.12. ARI ANATOMİSİ

İşçi arıda 2 çift kanat, 3 çift bacak; ayrıca binlerce gözcükden oluşan 2 adet birleşik ve 3 adet de nokta olmak üzere toplam 5 adet göz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra işçi arının; kovana nektar ve su taşımak için 1 adet önde, 1 adet de sindirim için olmak üzere toplam 2 adet midesi vardır.

3.13. ARI BEYNİNİN YAPISI

Bal arısının beyni oval yapıda olup sadece bir susam tohumu büyüklüğündedir.

3.14. ARILARIN DUYUSAL KABİLİYETLERİ

Bal arısı, antenlerinde bulunan 170 adet koku alıcısı sayesinde balın kokusunu 2 kilometre uzaklıktan hissedebilir. Ayrıca arılar; hava sıcaklığını, rüzgârın hızını ve gürültü düzeyini de yine antenlerinde bulunan alıcılar sayesinde algılar.

3.15. ARI SOKMASININ NEDENLERİ VE SONUÇLARI

ARI SOKMASININ NEDENLERİ VE SONUÇLARI

Ölüm pahasına da olsa kendini ve yuvasını korumak amacıyla herhangi bir canlıyı sokan işçi arı, iğnesini ve zehir kesesini kaybettiği için ölür. İğne, tırnakla kazınarak deriden hemen çıkarılmazsa vücuda zehir pompalamaya devam eder. İğne hızlıca çıkarıldıktan sonra sokulan yere soğuk su veya buz uygulanması ve antihistaminik alınması gerekir. Bu; acıyı, şişmeyi ve kaşıntıyı azaltır. Toplumda binde 1 veya 2 kişide görülebilen şiddetli alerjik reaksiyon (anafilaksi) durumunda ise adrenalin iğnesi uygulanması hayat kurtarıcıdır. Arı zehrine karşı şiddetli alerjisi olan herkesin, yanlarında her zaman adrenalin iğnesi taşımaları önerilmektedir.

3.16. ERKEK ARININ KOLONİDEKİ ROLÜ

Dölsüz yumurtadan partenogenez (döllenmesiz üreme) yoluyla gelişen erkek arının tek görevi, ana arı ile çiftleşmektir. Bu nedenle erkek arıya yalnızca ana arı üretim ve oğul dönemlerinde ihtiyaç duyulur. Bunun dışındaki dönemlerde erkek arılar, sadece tüketici olduklarından kovan için lüzumsuzdur. Bu nedenle erkek arılar, ihtiyaç dışı dönemlerde işçi arılar tarafından öldürülür veya zorla kovan dışına atılarak ölüme terkedilir.

3.17. ANA ARININ ÖZELLİKLERİ

Ana arı, yaklaşık 200 miligram ağırlığında olup günde 2 bin 500 adede kadar yumurtlayabilir. Ayrıca 5 yıla kadar yaşayabilen tek arıdır. Ana arı cinsel olgunluğa ulaştığında, ömründe 1 defa olmak üzere 10 ila 20 arasında erkek arı ile “Erkek Arı Toplanma Alanı”nda, havada ve uçarken çiftleşir. Bu çiftleşme sistemi, akrabalı yetiştiriciliği önleyerek özürlü yavruların (diploit erkek arı) oluşumunu önler ve doğal seleksiyona fırsat verir. Bu sistem hayvanlar aleminde görülen en mükemmel sistemdir.

3.18. ANA ARININ YOK OLMASININ SONUÇLARI

ANA ARININ YOK OLMASININ SONUÇLARI

İşçi arı, kraliçe arı gibi dişi olup döllü yumurtadan üretilir. Ancak kolonide ana arı bulunduğu sürece yumurtalıkları aktif değildir ve yumurtlamaz. Kolonide ana arının bulunmadığı durumlarda işçi arı, arı sütü ile beslenerek yumurtalıklarını geliştirir ve yumurtlamaya başlar. Bu rolü üstlenen dişi arılar, “yalancı ana arı” olarak adlandırılır. Yalancı ana arı dölsüz yumurtlayacağından ve dölsüz yumurtalardan da erkek arılar gelişeceğinden, böyle bir koloni kısa sürede erkekleşir. Sonrasında ise zamanla söner.

3.19. ARILARIN İLETİŞİM YOLLARI

Bal arısı kolonisinde iletişim, tüm üyelerin (ana arı, işçi arı, erkek arı ve yavru) salgıladığı “feromon” adlı kimyasal maddelerle sağlanmaktadır.

3.20. İŞÇİ ARILARIN MUCİZEVİ DANSI

İşçi arılar arasındaki diğer bir iletişim şekli de “Arı Dansı”dır. Kovana nektar ya da polen getiren işçi arı, petek üzerinde 8 rakamına benzer hareketlerle karın kısmını (abdomen-kuyruk) sallar. Böylece kovan, güneş ve besin kaynağı arasında açı oluşturur. Getirdiği polen ya da nektarın yerini ve kovandan uzaklığını, bu sayede onu izleyen diğer işçi arılara tarif eder. Avusturya asıllı Karl Von Frisch, arı dansını keşfi sayesinde 1973’de “Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü” kazanmıştır. 

 

Peki ya sizce de bu canlılar, var oluştaki mucizelerin somut birer kanıtı değil mi?

 

Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Ali İhsan Öztürk

Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitim Uzmanı

 

 

İ

 

Yorumlar

Yorum Yaz

Değerlendirme yapınız 1-5 arası!

Bizden haberdar olmak ister misiniz?


Copyright, Her hakkı saklıdır. hayvancılık.com 2020

Iyzico
ÖNCELİĞİMİZ ARILAR VE DOSTLARI Arılar ve Arıcılık hakkında genel bilgi beceri ve tecrübe Paylaşım zemini Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis, Üretimi, Kara kovan ve Modern Arıcılık sistemleri hakkında Tüm Çalışmaların birinci öncelikli destekçisi Hayvancılık ve Tarım Bilgi paylaşım rehberlik Çalışmalarının destekçisi olabilmek için hayvacılık.com internet paylaşım zeminidir. Doğal Hayvancılık, İyi İş Fikirleri, Yeni İş Fikirleri, Doğal Hayat, Endüstriyel Tarım, Endüstriyel Hayvancılık, Türkiye'de Hayvancılık, Hayvanlar Alemi, Hayvansal ve Tarımsal ürünler, hayvan ve Tarım Teknolojisi, Hayvan Hakları, Sokak Hayvanları, Hobi Hayvancılığı, Su ürünleri ,Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık, Vahşi Doğa, Kanatlı Hayvancılık, Evcil Hayvancılık, Hayvancılık ve Tarımda Destek Bizden. Gelenekselleşen Tarım çok değil 70 li yıllara biraz gidebilsek, kırsalda bir çok köyümüzde elektrik dahi yoktu, o dönem ilkel tabir edebileceğimiz sayılı traktör tarla sürmenin dışında çok özelliği olmayan kısıtlı araç gereç, günümüzdeki yoğun ambalaj sistemleri mümkün değil, hayvancılığa dayalı tarım, tarıma dayalı hayvancılık iç içe kırsal yaşamda. diyebilir miyiz geleneksel tarım. İmkansızlıklar bazen daha güzel imkanlar sunar insanlara. Verim arttırmak, artan dünya nüfusu karşısında daha fazla verimi hayal etmek mümkün. Olan oldu. Bu gün doğal her şeyi arar olduk. Ne yapalım köylerdeki elektriklerimi keselim dediğinizi duyar gibiyim. traktörlerimi alalım çiftçiden. Gerek yok. akaryakıt dahil tüm enerji çeşitlerini o kadar hızlı tüketiyoruz ki gerek kalmayacak. Ukrayna - Rusya savaşı sinyalleri vermeye başladı. Az çok bilgisi tecrübesi olanlar, kırsalda arazi imkanı olanlar, büyükşehirlerin işsizliğinden kırsalın az kazancı bereketlidir. Şahsi gıda ihtiyaçlarınızı çoğunlukla bahçeli bir evin bahçesinden dahi karşılayabilirsiniz. bir kaç hayvan bakarak her hangi bir maaşa ihtiyaç bile duymadan yaşamak mevcuttur. kaldı ki kırsal insanı imeceyi de sever. hadi kalkın köye gidelim, istila edelim şehirleştirelim. dediğinizi duydum. bu gün değilse bile aklınızın bir köşesine kaydedin. ayrıca kentlerde yaşayan her birey bir gün doğayı özlediğinin farkına varır. gıda su savaşları kentsel çöküş başlamadan gelecek için küçük küçük te olsa adımlar atalım diyorum. Şimdi gelelim asıl konulara; özellikle tarımsal hayvancılık yada hayvansal Tarım bence tek çıkış yolu budur. Tarım ağırlıklı yada hayvancılık ağırlıklı nasıl dilerseniz öyle olsun. Tarım ve Hayvancılık; kırsaldaki insanımızın başlıca uğraşı ve geçim kaynaklarını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. . Şehir hayatının cazibesiyle gittikçe azalan ve özellikle de genç nüfus göçü nedeniyle özellikle küçük şehir ve kasabalarda yaşayanların bir çoğu yakın köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşarak açığı kapatmaya başladı bile. Bu sebepten büyük şehirler dışında yaşam standardı nın her geçen gün arttığını gözlemleyebilirsiniz. ışığın etrafındaki sinekler gibi Büyükşehirlerin etrafından ayrılamıyoruz. Peki Işık sönünce ne olacak hiç düşünüyor muyuz. Işığın nasıl söneceğini söylememe gerek yok sanırım. hastalıklar, doğal afetlerden bahsetmeden dahi olasılıkları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Konumuz farklı zaten. kısaca günümüz Geleneksel tarım tekniklerinde mahsul verimi için genelde kontrol dışı kimyasal ilaçlar, kimyasal gübreler, doğaya zararlı herbisitler, tarlalarda anız yakılması, bitki geliştirici hormonlar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı tohumlar ve bunlara ilaveten çevre kirliliği doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyerek coğrafyamızı yaşanmaz hale getirmiş ve halen getirmektedir. Bunlar büyük şehirlerin etrafını kırsal alanlar dahil çepe çevre sarmış durumda. çalışmakta, iş bulmakta her geçen gün imkansızlaşıyor. Genetiği bozulmuş tohumlar, kimyasal gübre ve ilaçlar, hayvanlar ise hormon ve antibiyotik benzeri yem katkı maddeler ve kesim hanelerin yakın, yoğun olarak kullanımı, çevreyi kirletmekte, hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıksız ürünler ile beslenen insanlarda başta kanser olmak üzere sağlık sorunları, ekolojik dengeyi korumak, çevrenin gördüğü zararlar karşılığında , Toprak verimliliğini koruyacak üretim teknikleri ekolojik, organik, biyolojik,, bio -dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir tarım yada hayvancılık gibi teknik terimler ile adlandırılarak dünyada çeşitli uygulama ve araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal Hayvancılık yada Hayvansal Tarım çalışmalarının beraber bir bütün halinde yapılması zorunluluğunu getiren her hangi bir yasa yada kanun olmamasına rağmen. belirli bir kural hatta özendirici tanım dahi bulabilirseniz banada söyleyin. Miras dediğimizde maalesef atadan kalan araziler olarak düşünüyoruz. kentsele yakın olması arazinin büyüklüğüne göre inşaat değerleri hesabı yapılıyor. Heyecanlandırıyor tabi ki doğal olarak. doğal olarak diyorum doğamız kent olduğundan kaynaklı. Ben şahsım adına birkaç dönüm tabir edebileceğimiz. tarımsal toprak dededen var. gördüğümde koruluk olmuş yıllardır atıl kalmış zamanında ekilebilen arazi meşelik olmuş. Heyecanlandım her ne olursa olsun ağaç kolay yetişmiyor. ağaçlanmış arazi. Büyük bir heyecan ile tarımsal yada hayvancılık anlayışı ile neler yapabilrim düşüncesi ve araştırmalarına koyuldum. Bir kaç yıl üzerinde çok fazla vakit ayıramamama rağmen yol haritası oluşturmaya başladım devam ediyorum. Doğal koşullar, hava sıcaklık dereceleri, su oranları, tarım ve orman koşulları ve çeşitliliği, yöresel etkiye uyum Arazide bulunan ağaçların ıslahı, hayvancılık üzerinde etkileri üzerinde teorik çalışmalarımı sürdürüyorum. Bitki ve hayvan yetiştirilmesinde inşaat sal değil tarımsal ekonomiye nasıl dönüştürebilirim araştırmalarıma tatbiki olarak başlayacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bitkisel üretimde ise hayvan gübrelerinin organik gübre olarak değerlendirilmesi, hava şartları ve toprağın çeşitliliğinde sağlanan yöresel uyumların önemi üzerinde duruyorum. Gelenekselleşen yeni dünya düzeni teknikleri ise üretimde kullanılan kimyasallar = Tarım İlaçları = hava toprak su besin kirliliği= atmosferi kirlenirken, doğal dengenin bozulması, iklimlerin değişmesi, doğal afetler, = hava, toprak, su kirliliğin yanı sıra , gıdalar üzerinde kalıntı tarım ilaçları, insan vücudunda yağlarda birikerek sağlığımız zarar verdiği gibi anne sütü olarak genetik geleceğe zarar verdiğini bilmeyen yok. Beraberinde getirdiği hastalık. Önce alerjik hastalık çeşitlerini yazmamamıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeplerden tarımsal arazilerin önemini gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız. Bende 60 yıla yakın şehir yaşantımda yaşadıklarım. tecrübelerim. Tarımsal arazi miras kalmış sa tarım da bize miras anlayışı ile bir metre kare tarım alanına ihtiyaç duyacağımız günleri göstermesin yaradan diyorum. Geleceği tarımla inşa etmek, geçmişten kalan gelenek mirasları var. Yörenin önemi, yöresel tarım ve hayvancılık. anlayacağınız geçmiş geleneksellerimizi bir nebze olsun canlandırmak ta bizlere bırakılmış çok büyük bir miras düşüncesindeyim. Geleceğe en büyük sermaye asla yıkılmayacak, dönüşüm istemeyen, döngü nün lokomotifi, ilkel tarım dahi olsa günümüz koşulları ve imkanlarını da kısım kısım kullanarak, Tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım sonuç iç içe geçmiş dengeyi sadeleştirmeden eldeki arazileri yöredeki hayvancılık rengini yaşatabilenler mirasın gerçek koruyucuları olduğu gibi. Geleceğe gerçek mesleği ve erbaplarını bırakma güzelliğini yaşayanlardır. Köyde köyü yaşamak, yaşatmak adına Dedelerimizin ruhu şad olsun. Doğa ile dost olmak, kalan mirası da doğamıza yatırımla değerlendirmek demektir. Yerel çeşitliliği korumak yeniden şekillendirmek gereği üzerinde durmak istiyorum. Yerel tohumlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini geçmişten günümüze gelen gen haritası üzerinde uyum sağlayan nesiller üzerinde özenle çalışmak gerekir. Hayvancılık ve tarım arazilerini birlik beraberlik içinde yerel olarak iç içe belirleyerek. bir bütün olarak kademeli düzen kurmak, hayvancılığın ve tarımın bağlantılarını bölgelerin kendi bünyesinde paylaşımlarla yeterli, verimli sonuçlar elde edilebilir. Toprağın hem de tarımsal ve hayvansal değerlerin erozyonunu bir an evvel durdurmak, işlenen toprak üzerinde kurulmuş genetik dengeler ile mevcuttur bitki ve böcek, diğer hayvan rengi çeşitliği aslında dengenin ta kendisidir. Çevre kirliliğine sebep olan bir çok faktörün doğal döngü keşfini yeniden araştırıp sabırla uygulayabilmek anlamına gelir. Çevre su miktar ve kalitesi, kullanım alanları mümkün olduğunca doğal yollarla değerlendirilebilmelidir. Orman halini almış tarım arazilerinin ağaçlandırma ıslahı çalışmalarının yanı sıra seyreltilin alanlara uygun maki çalı bitkileri ile donatılması sağlanmalıdır. Arıcılık, ipek böceği vb. hayvancılığın yanı sıra küçük ve büyükbaş ve kanatlı hayvancılık doğaya yayılımını sağlamak mümkün görünmektedir. Kırsal kesimde; sürekli dönüşümlü yenilenebilir tabir edilen enerji ve üretime destek ürünlerin açığa çıkmasını sağladığımız taktirde. Yem, Gübre, İlaçlama gibi bir çok sorunun doğal olarak çözülebilir olduğu ilkel tarımda dahi kanıtlanmış durumdadır. Kaynakların, odun, su ve suyun gücü, Güneş enerjisi, tezek ve benzeri enerji kaynaklarının kullanım imkanını arttıracağı gibi, özellikle verimli küçük arazilerin işlenmesinde Akaryakıt, Elektrik tüketimi yerine insan ve insanların yönetiminde hayvan gücünden faydalanırken, amaç dahilinde yetiştirdiğimiz hayvanların et, süt, deri vb. teknolojik verimliği ek kazanç faydaları mevcuttur. Teknolojik alet edevatın hayvansal destek gücü günümüzde çok büyük gelişmeler kaydettiğinin ve iş gücüne büyük katkılar sağlayabileceğini de unutmamalıyız. Çevreyi kirleten faktörlerin, plastik ambalaj, poşet, metal ve cam atıklarının üretim, tüketim, dönüşüm aşamasında harcanan her türlü enerji ve iş gücünün de bütünüyle enerji kaybı olduğunu maliyetlere gider anlamında yüklediği yük küçümsenecek nitelikte değildir. Diyorum ki şehirlerde önüne geçemediğimiz çevre kirliliği, çevresel atıklar ve dönüşüm çabaları kırsal alanlarda yapacağımız hem ekonomik ve hem de temiz doğa anlayışı enerji ve iş gücü tasarruf unun artışı masraflar da kısa zaman içerisinde minimum seviyelere çekilmiş olur. Küçük çiftçinin kendi kendine yetebildiğini, büyük şehirlerde yaşayanlara oranla daha refah içinde olabildiğini daha fazla, daha fazla anlayışı yerine eldeki imkanları gerektiği kadar, gerektiği gibi değerlendirebilen asla şikayet etmeyen güzel insanlarında olduğunu unutmayalım. . HAYVANCILIK Yoğun yetiştiricilik uygulamaları hayvanlarda başta sağlık sorunlarının artmasına sebep olduğu gibi, sıkışık barınma başta stres olmak üzere sık sık ve çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğini sağır sultan duymuştur. Hayvanların bağışıklık sistemlerinin çökmesi, hayvan beslemelerinde et süt verimliliği arttırıyor derken Hayvancılık doğasına ters bir çok yöntem, hormon, antibiyotik uygulamaları, ve benzeri yem katkı ve tarımsal ilaçların bulunduğu yem kullanımı hayvanlar üzerinde bıraktığı kalıntı ,Tarımsal ürünlerden insanlara zarar verdiği gibi, Hayvansal ürünlerin tüketiminde de hastalıkları arttırmaya devam ettiğinin kanıtı "deli dana hastalığı" bariz örneklerden biridir. Hayvan gübresi çevre kirliliği sebepleri arasında yerini almış durumdadır. Kaldı ki yoğun yetiştiricilikte hayvanların doğal haklarını kısıtlarken, çevreye ve bütçeye . Hazır yem, gübre fazlalığı, havalandırma, ızgara, sağlık ve temizlik problemleri ,zincir giderleri oluşmaktadır. Bozulan doğal döngü, endüstriyel maliyet artışları zarara kadar sürüklemektedir. Hayvan doğası demek refahı demek değil midir. Doğal yemlenme doğada olmalıdır. Hayvan Yetiştiriciliğinin temeli; Belirli kapalı dönemler ve her dönem kapalı zamanlar vardır. Meralı alanlarda hayvancılığın önemini kavramak, 7/24 kapalı üretimden kurtarmak tarımsal hayvancılıktır. Çobanlı, meralarda otlaklarda hayvancılık. Çevreye etkileri, sürdürülebilir döngünün sağlanması, hayvan hastalıkların önüne geçilmesi, yem ve barınma maliyetlerinde düşüş sağlayacaktır. Hayvansal tarım olmazsa, olmazlar arsına girmelidir. Yoğun üretim giderlerini arazi genişletmeye yönlendirerek yatırım imkanı da sağlanmış olacaktır. örneğin 5 yıllık kalkınma planı, 10 yıl içinde tamamlanmış olacak diyelim. 10 yıl sonra tesislerin güncellenmesi mecburiyeti varken, arazilerin yatırımı katlaması ile kar zarar açığa çıkmış olacak. YÜksek kaliteli tarım, hayvancılık ürünleri üretebilmek, Kırsal alanlarda daha az maliyetli, kolay ve sağlıklıdır. Büyükşehirlerde ve etrafında yoğunlaşmalar sonucu oluşan talep her gün farklı teknolojik sistemlerin denenip araştırma - geliştirme çalışmaları ve çabaları tarımsal hayvancılığın değerini ortaya koymaktadır. Doğa dengesini kendi belirleyebilir. Toplumun kar - zarar anlayışı ancak yoğunlaşmayı getirir. Kalabalıkları yönetmek zordur. Geleneksel, teknolojik, Ekolojik, bio tarım yada ilkel tarım adı ne olursa olsun, tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım çalışmaları hayvancılıkta kesin ve doğal ve doğanın başarısıdır. Arıcılık bizim değil hayvancılık alanında doğanın birinci önceliği konumundadır. Bal arıları, ve yaban arıları döngüsü, sıcaklık, doğal yaşam alanlarının kaybı, düşük yada yüksek iklim değişiklikleri, yetiştirilen bitkilerin özellikleri, erozyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, beslenme, çevre faktörleri, elektrik, elektronik, elektromanyetik faktörler, hava kirliliği, gürültü kentsel yapılaşmanın getirdiği yoğunlaşma arıları etkilemektedir. Zirai alanların doğal sürdürülebilir tarımsal hayvancılık ile elde edilecek olan ürünler günümüz büyükşehirlerin dibinde endüstriyel tarımla elde edilecek ürünlere göre daha sağlıklı ve gelir getirici olacaktır. Kırsal alanlarımızın arıcılığa uygun olması arıcılık ürünlerinin hayvancılıktaki payını daha verimli hale getirebileceği kuşkusuzdur. "Arıcılığın Gelişmesi" gerçek önemini de açığa çıkartmaktadır. Arılar tozlaşma yoluyla doğal tarım ve ürünlerinde verim ve kalitesinin dengesi demektir. Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis Üretimi, Kara kovan ve günümüz arıcılığı genel anlamda tarım ve hayvancılığın baş rol oyuncusu ve en bereketlisidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım ve hayvancılık medeniyetin ta kendisidir. Tarımsal hayvancılık ise olmaz ise olmazlardandır. Büyükşehirler ve etrafında kümelenen hayvancılık ve tarım çalışmalarının yayılımı sağlanmalıdır. Kentsel yaşam evcil hayvanlardan bir kısım kanatlı kuş familyası, akvaryum balık ve çeşitleri, Kedi Köpek benzeri nitelikte kentsel yaşama daha uygun yetiştiricilikten çok sadece hobi sel hayvan bakımı faaliyetlerinin devamı niteliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Tarımsal faaliyetler "Hobi Bahçeleri" niteliğinde çok öteye gidemez. Büyükşehirler de Büyükbaş, Küçükbaş, ve kanatlı hayvan yetiştiriciliği mahalleler statüsünde getirilen yasaklar ve tarım alanları yetersizliğinden dolayı verim sağlanamamaktadır. Yoğun yetiştiricilik çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. Hazır yem kullanımı maliyet artışları ekonomiyi de daraltmaktadır. Her geçen gün küçük şehirler ve kasaba yaşayanları, yakın kırsal ve köylerde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerini günlük rutinleri ile birlikte sürdürebilmektedir. Işığın etrafında dönüp duran sinekler misali, Büyük şehirlerin etrafına sıkışan Yok denecek kadar az tarımsal faaliyetler, topraksız yoğun hayvancılık Gelenekselleşen, teknolojik Hayvancılık Üretim modelleri yetersizliğini sürdürmeye devam edecektir.