Büyükbaş Hayvancılıkta El Kitabı Niteliğinde

Büyücılıkkbaş Hayvancılık hakkında Sığırcılık, İnek Manda, dana, düve, yetiştirme,yönetme,barınma,mera düzeni,hastalık ve daha bir çok önemli detaylar madde madde bu yazımızda saklı.

1. Sığır Yetiştiriciliğ

2. Manda Yetiştiriciliği

 

 

Sığırcılığın Önemi Sığırcılığın Yaşantımızdaki Önemi

1. Gıda Kaynağı

2. Kuvvet Kaynağı

3. Eğlence Kaynağı

4. İlaç Hammadde Kaynağı

 

SIĞIRLARIN TARIMSAL FAALİYETTEKİ YERİ

1. Sığırlar hacimli yemleri değerlendirirler,

2. Sığırlar merayı değerlendirirler,

3. Sığırlar kuru ot ve hububata Pazar oluştururlar,

4. Sığırlar insan gücünü değerlendirirler,

5. Sığırlar toprak verimliliğini devam ettirirler,

6. Sığırlar rizikoyu dağıtırlar 

 

SIĞIRCILIĞIN TARİHSEL GELİŞİMİ -

Sığırın evciltilmesi arkeolojik bulgulara göre M.Ö. 5000 yıllarında başlamıştır.

- Evciltmenin yoğunluk merkezi Ortadoğu ve Hint Yarımadasıdır

. - Toprağın işlenmesi için insan gücüne yardımcı güç aranmasında ilk akla gelen sığır olmuştur.

- İnsan nüfusunun artışı, yem kaynaklarının bolluğu ve sığır varlığının büyümesi ile insanlar daha fazla süt ve et üretmenin yollarını aramaya başlamışlardır.

- Bu amaçla hızlı gelişme, yağlanma ve süt verimi gibi özellikler yönünden üstünlük gösteren hayvanların seçimine gidilmiştir. Modern Yetiştiriciliğe geçiş

• Sığır yetiştiriciliğinde bilimsel olarak ıslah çalışmalarına ilk olarak İngiltere’de başlanmıştır.

• Robert Bakewell adında ileri görüşlü ve bilimsel yöntemlerle çalışan bir büyük çiftlik sahibi hayvan ırklarının geliştirilmesi konusunda ilk atılımı yapmış ve başarılıda olmuştur.

• Bu başarı kendisinin

 

HAYVAN ISLAHI’nın kurucusu olarak tarihe geçmesini sağlamıştır.

 Bakewell çalışma metodunu dört ana faktör halinde toplamıştır.

1. Hayvanların kimliklerinin ve verimlerinin kaydını tutmak

2. Bir ırk içinde en üstün hayvanı en üstün hayvanla çiftleştirmek

3. Üstünlüğü tespit edilmiş erkek damızlıkları civardaki yetiştiricilere ücretsiz vermek ya da satmak yerine çok yüksek ücretlerle kiralamak Böylece çiftçilerin hayvanlarına önem vermelerini sağlamak

4. Üstün kabiliyetli hayvanların iskeletlerini ünlü salonlarda sergilemek. Böylece hem hayvanların hem de sahiplerinin reklamını yapmak. Bakewell’in çalışmaları pedigrili yetiştirme sisteminin çekirdeğini teşkil etmiş ve 18. Asır sonlarında, 1791 yılında, ilk genel soykütüğü safkan atlar için kurulmuştur.

- Bunu 1822 yılında shorthorn soykütüğü derneği ve diğerleri izlemiştir. Bu birliklerin kurulma amaçları

1. Irkın saflığını korumak

2. Hayvan başına verimliliği yükseltmek

3. Irkın ülke içi ve dışında yayınlaşmasını sağlamak. 

 

DÜNYADA SIĞIRCILIĞIN DURUMU

• Asya 398.500.000 baş • Güney Amerika 276. 725.000 baş

• Afrika 190.050.000 baş

• Kuzey-Orta Amerika 159.100.000 baş

• Avrupa 123.500.000 baş

• Avustralya 115.500.000 baş TOPLAM 1.263.375.000 baş Sütçülüğün Gelişmesinde Etkili Faktörler

• Süt sığırlarındaki gelişmeler

• Bilimsel yemleme ve idare tarzındaki gelişmeler

• Besleme bilimindeki gelişmeler

• Bakteriyolojideki gelişmeler

• Kimyadaki ilerlemeler

• Keşifler

• Tarımsal öğretim ve eğitimdeki gelişmeler

• Tarımsal yayım ve diğer öğretim uygulamaları

• Pazarlama organizasyonları 

 

Türkiye’de Sığırcılığın Durumu

Türkiye’de ki Sığır Varlığı 2010 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de ki sığır varlığı 4.197.890

Kültür Irkı, 4.707.188 Melez, 2.464.722 Yerli, TOPLAM: 11.369.800 baş.  15 Sığırlardan Üretilen Süt Miktarı (2010) Sağılan Hayvan Süt Miktarı (Ton)

Kültür Irkları 1.600.000 6.300.000 Melezler 1.800.000 4.850.000 Yerli 950.000 1.250.000 Toplam 4.350.000 12.400.000 Sığırlardan Üretilen Et Miktarı (Ton) YIL

Kesilen Hayvan Et Miktarı Sayısı (Baş) (Ton) 2007 2 003 991 431 963 2008 1 736 107 370 619 2009 1 502 073 325 286 

Türkiye’de Kişi başına Kırmızı et tüketimi 2007 - 8,19 Kg. 2008 - 6,78 kg., 2009 - 5,73 kg.

• 25 litre • Avrupa’da 100 litre Türkiye’de Kişi başına Süt tüketimi

 

 

SIĞIRLARIN ZOOLOJİK SİSTEMDEKİ YERİ ve TİP KAVRAMI

• Alem:Hayvanlar

• Şube Sırtı İplikliler (Chordata)

• Alt Şube: Omurgalılar

• Sınıf: Memeliler (Mammalia)

• Alt sınıf: Plasenatalılar (Euteria)

• Takım: Tırnaklılar (Ungulata)

• Alt takım: Çift tırnaklılar (Paridigitata)

• Grup: Ruminantlar (Ruminantia)

• Familya: Bovdea (Boş boynuzlular)

• Genus (Cins): Bos

• Alt genus: Taurina

• Tür: Bos Taurus

 

 

SIĞIRLARIN ALT CİNSLERİ

• Bubalina (Mandalar)

• Bibovina (Bibos Sığırları)

• Taurina (Gerçek Sığırlar)

• Peophagus (Yaklar)

• Bizontina (Bizon Sığırları)

 

 BUBALİNA (MANDALAR)

• Asya Yabani Mandaları

• --- Anoa Mandası

• ---Mindora Mandası

• ---Arni Mandası • Afrika Yabani Mandaları

• ---Kaffer Mandası

• ---Kırmızı Afrika Mandası

 

ASYA MANDALARI

Anoa Mandası

• Yabani mandaların en primitif olanıdır.

• Cüsseside küçüktür.

• Rengi kahverengidir.

• Genelde Güneydoğu Asyada Celebes Adasında aşamaktadır.

Mindora Mandası

• Asyadaki yabani mandalardır.

• Filipin Adalarında yaşamaktadırlar.

• Renk Kahverengiden Siyaha kadar değişen renk tonlarına sahiptir.

• Boynuzlarında kabarık düzensiz çizgiler mevcuttur.

• Evciltilmemiştir. Arni Mandası

• Hint mandası da denir.

• Arnilerden küçüktür.

• 1.5 tona kadar yükseklik 2 metreye kadar çıkabilir.

• Boynuzları çok uzundur.

• Bataklık ve nehir yakınlarında yaşar

 

AFRİKA MANDALARI

Kaffer Mandası

• Afrikadaki yabani mandaların en büyüğüdür.

• Renkleri siyahtır. • Afrikanın güneyindeki dağlık bölgelerde yaşarlar.

• Bacakları kuvvetli, kıl örtüsü kulak ucu ve kuyruk ucundan başka kısımlarda çok seyrektir. Kırmızı Afrika Mandası

• Kaffer mandasından oldukça küçüktür.

• Kıllar kırmızı rentir.

• Genelde Kongoda ve bu ülkeye komşu olan ülkelerde sürüler halinde yaşarlar.

Bibos Sığırları (Bibovina)

• 1. Banteng

• 2. Gayal

• 3. Gaur Bibos Sığırları /1. Banteng

• Kuvvetli tıknaz bir hayvandır.Rengi kirli kahveden, siyaha kadar değişir.

• Güneydoğu Asyada ve Endonezyada etleri için yabani halde yetiştirilirler

Bibos Sığırları / 2.Gayal

• Renk genelde siyahtır.

• Kırmızı kahveye kadar da değişiklik gösterir.

• Sığır cinsleri arasında göze en hoş görünenidir.

• Evcilleştirilmişine bali sığırı denir.

• Sumatra ve Cava Adalarında yetiştirilirler. Bibos Sığırları /3.Gaur

• Hindistanda yabani halde bulunurlar.

• Renk kahveden siyaha kadar değişir.

• Bacakları kirli beyaz renklidir.

• Gayallara nazaran iri yapılıdırlar.

• Vücudun ön kısmı iyi gelişmiştir. 

 

3. YAK SIĞIRLARI

• Vücut yapısı kuvvetli, boynuzları büyük olup yüksek Tibet yaylarında yaşarlar

. • Çok iyi yük ayvanıdırlar.

• Evcil sığırlarla çiftleştirildiğinde erkek yavrular kısır olmaktadır.

• Evcilleştirilmişlerdir. • Sütte yağ oranı %7-9 arasında değişmektedir.

• Etinden de yararlanılmaktadır

 

 

. 4. BİZON SIĞIRLARI (BİZONTİNA)

• 1. Avrupa Bizonu

• 2. Amerika Bizonu 30.12.2016 24 4. Bizon Sığırları/1.Avrupa Bizonu

• 1.5 -1.8 m yüksekliğindedir.

• Dişiler 350 kg, erkekler 500-700 kg ağırlıktadır.

• Boyun kısa ve kuvvetlidir.

• Gerdan çok gelişmiştir.

• Sayıları çok azalmıştır.

• Küçük sürüler halinde gezerler.

4. Bizon Sığırları/1.Amerikan Bizonu

• 19. Yy ortalarına kadar sayıları milyonları buluyordu.

• Spor merakı, derisi ve dili için aşırı avlanmış ve ABD hükümeti koruma altına almıştır.

• Avrupa bizonuna benzer.

• Eti özellikle dili lezzetlidir.

• Evciltilmemiştir.

SIĞIR IRKLARI 1. YERLİ IRKLAR 2. KÜLTÜR IRKLAR

 2.1. Sütçü Irklar 2.2. Etçi Irklar 2.3. Kombine Irklar 30.12.2016 29 1. YERLİ SIĞIR IRKLARIMIZ

• Yerli Kara

• Doğu Anadolu Kırmızısı (DAK)

• Boz Step

• Güney Anadolu Kırmızısı (GAK) YERLİ KARA

• En çok Orta Anadolu Bölgesinde yaygındır.

• Sayısı ve yayılma alanı açısından en geniş olan ırktır

. • Kötü çevre koşullarına dayanıklıdır.

• Küçük cüsselidirler.Yükseklikleri 90- 110 cm arasıda değişir.

 

• Ağırlıkları 200-300 kg arasında değişir.

• Süt üretimleri bakım ve beslemeye göre %5 yağlı 400- 1200 lt arasında değişir.

• Randımanları %50 civarındadır.

• GCAA 600-650 g civarındadır.

 

30 BOZ STEP

• Daha çok Trakya, Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesinde yaygındı.

 

• Yerli ırklar içinde iri olanlardandır (bakım - besleme koşulları daha iyidir)

• Ağırlıkları 250-400 kg. • Renk açık gümişiden, koyu kül rengine kadar değişir.

• Çoğu kez boyun, yanlar ve bacaklar diğer kısımlardan daha koyudur.

• Boğalarda göz etrafında koyu bir halka mevcuttur.

• Boynuzlu bir ırktır.

• Süt verimi 1200-1900 kg.

• Doğum ağırlığı 22 kg

• Süt %4 yağlı, laktasyon 200 gün. DOĞU ANADOLU KIRMIZISI

• Yerli Karadan daha iridir

• Renkleri açık sarıdan kırmızıya kadar değişir.

• Boğalarda vücudun ön tarafı daha kırmızıdır.

• Ağırlıkları 300-350 kg arasında değişir.

• Yükseklikleri 115-125 cm

• arasında değişir.

• Süt üretimleri 1200-1300 kg , %3.6 yağlıdır.

• Erken yaşta besiye alındıklarında kaliteli karkas ve et üretirler.

• Deneme hayvanlarında GCAA 700 grama yaklaşmaktadır.

 

 

GÜNEY ANADOLU KIRMIZISI (GAK)

• Mersin’den Urfa’ ya kadar olan bölgede yaygındır.

• Oldukça yüksek boyludurlar

• Renkleri kirli sarıdan kırmızı tarçiniye kadar değişir.

• Baş, göz etrafı yanlar vücudun diğer kısımlarına göre daha koyu renklidiler.

• Süt verimleri 2500 kg’ ın üzerindedir.

• Sütte yağ oranı %3.5

• GCAA 950 gr civarındadır.

2. KÜLTÜR IRKLAR30.

32 2.1. Sütçü Irklar

• En eski süt sığırları arasındadır

• İsviçre kökenlidir.

• İnekler600-700 kg

• Boğalar 1000-1200 kg ‘dır

• Renk açık kahveden tamamaen siyaha kadar değişebilmektedir.

• Et sığırı ve çeki hayvanı görevinide yapmaktadır.

• Süt ırkları arasında en geç gelişenlerden biridir.

• Süt verimleri 3500-5000 kg civarındadır İSVİÇRE ESMERİ

• Hollanda da meydana getirilmiş ve geliştirilmiştir.

• İneklerde standart ağırlık 570 kg.,

• Boğalarda 800 kg’dır

• Renk tamamen siyah veya tamamen beyaz olabiliyorsa da ideali bu iki rengin eşit oranda bulunmasıdır.

• Kırmızı beyazlılık resessiftir

• Sakin ve uysaldırlar

• Doğum ağırlığı 40 kg’dır (Ana ağırlığının %7.8’i)

• E t üretiminde et ırkı tosunlar kadar başarılı oldukları görülür.

• %3.5 yağlı 4500 lt’dir

• Adaptasyon yetenekleri çok iyidir.

• Türkiye’de en yaygın olan kültür ırklarından biridir.

Siyah Alaca 

• Sığır ırkları içinde en küçük olanlardan birisidir.

• İnekler 400-500 kg

• Boğalar 600-725 kg’dır.

• Jersey adasında yetiştirilmiştir.

• Siyahtan yavru ağzına kadar renk görülür.

• Beyaz lekeler vücuda yayılmıştır.

• Çok hassastırlar

• Çok iyi otlak hayvanıdır.

• Buzağılar ort. 26 kg doğarlar

• En çabuk gelişen ırktır

• % 5.3 yağlı 4200 lt süt verirler. Jersey 2.2. Etçi Irklar

• Kuzeydoğu İskoçyada geliştirilmiş ve diğer bölgelere yayılmıştır.

• Renk siyahtır.

• Zaman zaman kırmızı Anguslara rastlanır.

• Vücutları derin yapılı ve geniştir.

• Et kaliteleri oldukça yüksektir.

• Erkekler 800, dişiler 500 kg’dır Angus 

• Orta Fransa bölgesi ırklarına Shorthorn kanı katılarak geliştirilmiştir.

• En iri ırklardan biridir.

• Renk beyazdır.

• Erkekler 1200 kg gelebilmektedir. Dişiler 800 kg civarındadır.

• Vücutları uzun ve göğüs derinliği fazladır.

• Erken gelişirler.

• GCAA 1 kg üzerindedir.

• Beside randıman %60-70 oranında olabilmektedir. Charollais

• Anavatanı İngilteredir.

• Renk kırmızı-beyaz alacadır.

• Erkekler 800kg

• Dişiler 500 kg civarındadır.

• Randıman entansif beside %70’e kadar yükselir. Hereford 

35 2.3. Kombine Irklar Simmental

• Anavatanı Almanyadır..

• Renk kırmızıbeyazve ya sarıbeyaz alacadır.

• Erkekler 700-900 kg • Dişiler 600-650 kg civarındadır.

• Süt verimi:5000- 6000 litredir.

• Randıman yaklaşık % 60

• GCAA 1100-1200 g’dır

SIĞIRCILIK İŞLETMELERİNDE UYGULANMASI GEREKLİ BAZI PRATİK YETİŞTİRME İŞLERİ

Adlandırma Buzağı:

0-3 aylık erkek ve dişi sığır yavrusudur.

Dana: 3-6 Aylık erkek ve dişi sığır 

Düve: 6 aylıktan büyük doğurmamış dişi sığır

Tosun: 6 Aylıktan büyük henüz damızlıkta kullanılmayan ya da çok az kullanılan erkek sığır

Öküz: 2 yaşın üstünde genellikle 16-18 aylık yaşta kastre edilmiş erkek sığırdır

İnek: Genellikle 2 yaşın üstünde doğurmuş ve damızlıkta kullanılan dişi sığır

39 Boğa: 2 yaşın üstünde damızlıkta kullanılan erkek sığırdır.

Damızlık: Sürüde döl verme şansı tanınan havandır Kasaplık: Damızlık niteliği olmayan ve et üretim amaçlı kullanılan hayvandır

1. Erkek ve dişi buzağıları ayırma yaşı Erken gelişen kültür ırklarında 6-9 aylık dişi buzağılar eşit yaştaki ve daha küçük yaştaki erkek buzağılar tarafından aşılırlar ve çoğu kez gebe bırakılırlar.

Yerli ırklarda ise bu durum 9-12 aylıkken gerçekleşebilir. Bu nedenle meraya çıkan veya ahırda bağlanmadan serbest dolaşan buzağıları her ihtimale karşı 5-6 aylık olduklarında erkek ve dişiler olarak ayrı ayrı bulundurmak gerekir

. 2. Düvelerin aştırılma yaşı

• Araştırma sonuçları aşımda ağırlık ile gebe kalma arasında sıkı bir ilişki olduğunu göstermektedir.

• Düveler ait oldukları ırkın ergin canlı ağırlığının %70- 75’ine ulaştıklarında ilk defa boğaya verilebilirler.

• Örneğin Holstein ırkının standart ağırlığı 550 kg olduğuna göre; 550 x %70= 385 kg

• Holstein düveler 350 kg üzerine çıktığı taktirde aştırılabilir.

• Erken yavru almak hayvanın fiziksel olarak gelişimini geriletir.

Geç yavru almak amortisman maliyetini arttırır.

41 3. Boğaların İlk Defa Damızlıkta Kullanılma Yaşı

• Kültür ırklarının tosunları genelde bir yaşında, daha iyisi 15 aylık olduklarında az miktarda damızlıkta kullanılabilir. İki yaşına kadar geldiklerinde ise tam anlamıyla yararlanılır.

• Yerli ırklarımız geç geliştiklerinden, bunların tosunlarını damızlıkta kullanma bakımından 2.5 yaş beklenmelidir.

Aştırma işleminin bütün yıla dağıtıldığı bir işletmede ergin bir boğaya 80-100 inek hesaplanır.

• Bundan fazla inek ayrılması boğada isteksizlik ve damızlık yeteneğinde kayıplara neden olur.

• Boğalar bir besi hayvanı gibi beslenmemeli ve gezdirilmelidir.

 

4. Aştırma Şekilleri

4.1. Elde Aştırma

• Düzenli çalışan işletmelerde bu yöntem kullanılır. Aştırma yapılan yerin zeminin kumlu ve yumuşak olması gerekir. Bu tip aştırmada boğa belli bir yerde bulunur, kızgınlığı saptanan dişi boğanın yanına getirilir ve aştırma avlusu ya da uygun bir yerde aştırma gerçekleşir.

• Bu yöntemde kayıt tutmak daha kolaydır.

• Aşım tarihi belli olduğundan bir sonraki kızgınlığı belirlemek de kolay olacaktır.

• Boğanın ne kadar aştığı ve aştırılacağı bellidir.

• Boğaya günde birden fazla aşım yaptırılmamalıdır. Çünkü spermin miktar ve kalitesi düşer

42 4.2. Serbest Aşım

• Serbest aşım sistemlerinde boğa sürü ile birlikte bulunur ve kızgınlığı gelen dişilere aşar.

• Boğa kızgınlığı gelen dişileri izleyeceği için aşım zamanında olur.

• Sürü büyükse boğa yetişemez ve kısırlık artar.

• Birden fazla boğa çekişme ve kavgalara neden olur.

• Eğer sürü büyüklüğü bir boğaya yetecek kadar ayarlanırsa, saf yetiştirmelerde de serbest aşım uygulanabilir.Çünkü baba bellidir ve kayıtlarda aksama olmaz. 4.3. Yapay Tohumlama

• Erkek gametin yapay şekilde dişi üreme organına aktarılması esasına dayanır.

• Bunun mümkün olması spermanın alınıp saklanması tekniğinin geliştirilmesi ile olmuştur.

• Spermanın bu şekilde kullanılmasına ilişkin ilk örnek MS 1322 yılında bir Arap şeyhinin komşusunun çok değerli bir aygırından gizlice sperma alarak kendi kısrağına başarılı bir şekilde vermesi olayı ile rastlanmaktadır.

• Fakat en güvenilir kayıt İtalyan Spallanzani’nin köpeklerde yapay tohumlama ile yavru almasıdır. 30.12.2016 43 Yapay Tohumlamanın Avantajları

1. Damızlık bir erkekten çok geniş bir biçimde yararlanılır. (Doğal çiftleşmede 1/100, Yapay tohumlamada 1/15.000). Böylece genetik yapısı üstün erkek damızlıklardan daha çok yaralanılır.

2. Yetiştirici boğa bulundurma masraf ve tehlikesinden kurtulur.

3. Üreme hastalıklarının yayılması önlenir.

4. Üstün verimli erkek damızlık bulma sorunu ortadan kalkmış olur.

5. Çeşitli nedenlerle aşım yapamayan erkek damızlıklardan yararlanılmış olur. Yapay Tohumlamanın Avantajları/2

6. Yapay tohumlama sürüde homojeniteyi kısa sürede sağlar.

7. Damızlık erkeklerin genç yaşta denenmesi mümkün olmuştur. Boğa adayına Progeny Test için gerekli dişi sayısına çok kısa bir sürede ulaşılabilmektedir. 8. Yetiştirme kayıtlarının kısa sürede tutulmasını sağlar.

44 Yapay Tohumlamanın Sakıncaları

1. İyi bir yapay tohumlama organizasyonu gerektirir.

2. Kızgınlığı takibi ve bildirilmesi yetiştiriciye ait olduğundan bu noktada istekli ve arzulu olmalıdırlar.

3. Yapay tohumlamayı yapacak kişilerin bu yöntemin dayandığı biyolojik ve teknik yönleri iyi bilmesi gerekir.

4. Hastalıklı erkek damızlıkların kullanılması durumunda bu hayvanların spermasıyla tohumlanan bütün hayvanlara hastalık kolayca bulaşır ve kısa zamanda yayılır.

5. Genetik verim gücü düşük veya kötü genotipe sahip erkeklerin spermalarının kullanılmasıyla elde edilecek yeni generasyonlarda bu kusurlar geniş çapta yayılır.

Kızgınlık (Östrus) Siklusları

• Sürüde başarılı bir yavru verimi elde etmek için döllemenin ne zaman yapılacağını bilmek gerekir.

• Döllemeyi ayarlamak için de östrus aralıklarını, süresini ve yumurtlama zamanını bilmek gerekir.

• Sığırlarda kızgınlık aralığı 21(16-24) gündür.

• Kızgınlık 13-17 saat sürer.

• Yumurtlama zamanı kızgınlığın bitiminden 12-15 saat sonradır.

• Süt sığırlarının doğumdan sonra ilk kızgınlıklarını göstermesi 30-72. Günler arasında olur.

45 • Çok sık sağılan ineklerin tekrar kızgınlık göstermesi gecikir.

• Doğum sonrası dönemde süt ineklerinin %45’inde kızgınlık belirtileri görülmeden ovulasyon olur.

• Kızgınlık gösteren ineklerin %10’unda ovulasyon olmaz. Kızgınlık Siklusu (Döngüsü)

• Kızgınlık siklusu değişik türden uyarımların hipotalamusa gelmesi ile başlar.

• Gonadotropik Releasing Hormonun(Gn-RH=Gonadotropin Salgılatıcı Hormon) üretilmesini sağlar. Bu hormon, hipofiz ön lobundan FSH (Folikül Stimulant Hormon) ve LH (Lutein Hormon) salgılanmasını teşvik eder.

• Özellikle FSH’nın artan biçimde salgılanması sonucunda yumurtalıklardaki graaf foliküllerden genellikle bir tanesi gelişir.

• Gelişen Folikülden gittikçe artan miktarlarda salgılanan ÖSTROJEN konsantrasyonu belli bir miktara ulaşınca FSH salgısını engelleyici, LH salgılanma oranını arttırıcı bir etki yapar.

46 • Artan LH, GRAAF folikülünü patlatır ve OVULASYON (Yumurtlama) meydana gelir.

• Yumurtanın serbest bırakılmasından sonra, yumurtalık üzerindeki yerinde oluşan çukurlukta LH’nın ve kısmen de PROLAKTİN etkileşmesi sonucu KORPUS LUTEUM (Sarı Cisim) şekillenir.

• Prolaktin Hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Sütün salınımını sağlar bir diğer adı Analık Hormonudur.

• Sarı cisim PROGESTERON salgılamaya başlar.

• Döllenme olmazsa Uterus (Rahim) da üretilen PROSTAGİLANDİN lerin etkisiyle Sarı Cisim küçülür ve bunun sonucu PROGESTERON üretimi azalır.

• Gittikçe azalan ölçülerde salgılanan PROGESTERON’ un etkisiyle Gn-RH devreye girer.

• Bu hormonun etkisiyle hipofiz bezinin ön lobundan üretilen FSH salgılanması ile yeni bir kızgınlık siklusu başlar. Doğum-İlk Kızgınlık Arası Süre

• Doğum ile ilk kızgınlık arası süre oldukça uzundur ve emzirme, doğum öncesi ve sonrası beslenme düzeyi ile ineğin yaşı tarafından etkilenir.

• Bu süre ortalama 61 gündür.

• Daha yaşlı inekler doğumdan sonra daha erken kızgınlık gösterebilirler.

• Eğer ineklerin doğumdaki kondüsyonları iyi ise daha erken kızgınlık gösterirler.

• İneğin doğum öncesi ve doğum sonrası gerekli besin maddelerini alması durumunda doğum-ilk kızgınlık arasındaki süre uzamaz.

3 İlk Aşımda Döl Tutma Oranı

Yapılan çalışmalarda ilk aşımda döl tutma oranı %33-80 arasında değişir. Eğer başarılı bir gebelik bekleniyorsa aşağıdaki olayların belirli aşamalarında ve uygun zamanda gerçekleşmesi gerekir.

1. Gerekli zamanda yeteri kadar canlı spermanın dişinin üreme organına girmesi gerekir.

2. Spermanın canlı kaldığı dönmede yaşayan bir yumurtanın yumurtlanması gerekir.

3. Bu yumurtanın infindubuluma gelmesi ve buradan oviducta inmesi lazımdır.

4. Sperma ve yumurtanın ya infindubulumda buluşması ya da oviduktun üst kısımlarında buluşarak birleşmesi gerekir.

5. Zigot oviduktan aşağı ve uterusa inerken hücre bölünmesinin başlaması ile farklılaşmanın oluşması, dokuların ve organların teşkil etmesi gerekir.

6. Besin maddelerinin ve artıklarının alışverişi için plasentanın oluşması ve kotiledonların yapışması lazımdır. Bu şekilde yavru gelişmeye başlar ve belirli sürede ana vücudunda kalan yavru daha sonra doğurulur Buzağı kayıpları Doğumdan sütten kesime kadar olan süre içerisinde buzağı kayıpları % 4’ten % 14’e kadar değişen bir varyasyon gösterebilir.Bu kayıplar ortalama olarak %7 civarındadır.

Çoğunlukla ya doğumda ve ya doğumdan sonraki 36 saat içinde cereyan eder Kayıpların çoğu güç doğumdan (Dystocia) ileri gelmektedir.Kaybedilen buzağıların yarısı iyi bir sürü yönetimi ile kurtarılabilir

48 Senkronizasyon

Evcil hayvanlarda kızgınlığın ve ovulasyonun arzu edilen zamanda meydana gelecek şekilde planlanmasına Senkronizasyon adı verilmektedir. Senkronizasyonun amaçları aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Kızgınlığı kısa bir süre içerisinde oluşturmak

2. Daha önceden planlanan belirli bir zaman diliminde bir grup hayvanda suni tohumlamayı gerçekleştirmek

3. Belirli bir zaman içerisinde hayvanların gebe kalmalarını sağlanarak gebeliğin çeşitli dönemlerinde farklı yemleme programlarının uygulanmasını mümkün kılmak.

4. Doğumları belli bir süre içerisinde tamamlamak.

5. Doğumları kontrol altında yaptırmak, yeni doğanların ölüm oranını azaltmak ve yavruların beslenmesinde kolaylıklar oluşturmak

6. Embriyo naklini kolaylaştırmak

7. Suni tohumlama ile bir grup hayvan elde ederek bunların topluca emzirilmesini, büyütülmesini ve besiye alınmalarını sağlamak.

KIZGINLIĞIN BELİRTİLERİ

1. Kızgın inek başka ineklere sokulur, onları koklar,

2. Başka ineklerin kendisine atlamasına izin verir,

3. Kendisi de başka ineklere atlar,

4. Sürüde boğa veyahut başka erkek hayvan varsa onun peşinde dolanır,

5. Ağzı salyalanır,

6. Heyecanlı, sinirlidir,

7. Yemden, sütten kesilir,

8. Sık sık böğürür,

9. Dölerme organı şişkin, nemli, kırmızımtıraktır.

10. Yumurta akına benzer bir akıntı gelir, bu akıntı bazen yere kadar uzanır, kızgınlığın sonlarına doğru koyulaşır..

 

49 İNEKLER KIZGINLILARINI GÜNÜN HANGİ SAATLERİNDE DAHA ÇOK BELLİ EDER?

100 ineklik bir sürüde ineklerin

• Saat 06.00- 12.00 % 22

• Saat 12.00- 18.00 % 10

• Saat 18.00- 24.00 % 25

• Saat 24.00- 06.00 %

 

43 KIZGIN İNEKLERİ TESPİT EDEBİLMEK İÇİN NE YAPILMALIDIR?

1- inekleri daima göz önünde bulundurmak, hallerinde görülen anormallikleri tespit etmek lazımdır. Diğer bölümlerde anlatılan kızgınlık belirtileri görülürse ineği ayırmak gerekir. İneklerde kızgınlığı belirlemek için günde dört kez yarım saat ara ile inekleri takip etmek gerekir. Bu sayı ve süreye uyulmadığı zaman kızgınlıkların gözden kaçırılma riski vardır.

2- Yetiştirme kaydı tutulmalıdır. Bir deftere her ineğin doğurduğu, kızgınlık gösterdiği,tohumlandığı tarihler yazılmalıdır. Kızgınlık gösterip tohumlandığı tarihten 18-21 gün sonraya gelen tarih hesaplanarak o günlerde ineğe dikkat etmelidir. Bu kayıtlar ineklerin gösterdikleri aksaklıklar hakkında hayvan sahibine, gerektiğinde veteriner hekime değerli bilgiler verirler.

KIZGIN İNEKLERİ TESPİT EDEBİLMEK İÇİN NE YAPILMALIDIR? (Devamı)

3- Her tohumlamadan sonra veteriner hekimler ya da suni tohumlama teknisyenleri hayvan sahiplerine bir tohumlama belgesi verirler. Bu belgede tohumlama tarihi de yazılıdır.

Bu tarihten 18-21 gün sonrası hesaplanarak ineklere o tarihlerde daha çok dikkatli takip yapılmalı, kızgınlık gösterip göstermediği takip edilmelidir. Bu belgeler bu konularda size büyük yardımcı olurlar. Onun için bu belgeleri kaybetmeyiniz saklayınız hatta bu belgeler ile yürürlükte olan kanunlara göre suni tohumlama priminden yararlanabilirsiniz. Ayrıca bu belgeler yavruların satışında size faydalı olarak satış fiyatının artmasını sağlar.

4- Bazen gebe ineklerde yalancı kızgınlık gösterebilirler. Böyle inekler dikkatsizce zorlanarak tohumlanmaya çalışılırsa zorlama sonucunda düşüklere neden olunabilir.

Onun için dönen ineklerin tohumlama belgeleri ile götürülmesi tohumlama yapan kişiyi dikkatli davranmaya zorlar ve kazaları önler

 

 

 

Adlandırma Buzağı:

0-3 aylık erkek ve dişi sığır yavrusudur.

Dana: 3-6 Aylık erkek ve dişi sığır

37 Düve: 6 aylıktan büyük doğurmamış dişi sığır

Tosun: 6 Aylıktan büyük henüz damızlıkta kullanılmayan ya da çok az kullanılan erkek sığır

38 Öküz: 2 yaşın üstünde genellikle 16-18 aylık yaşta kastre edilmiş erkek sığırdır

İnek: Genellikle 2 yaşın üstünde doğurmuş ve damızlıkta kullanılan dişi sığır

39 Boğa: 2 yaşın üstünde damızlıkta kullanılan erkek sığırdır.

Damızlık: Sürüde döl verme şansı tanınan havandır Kasaplık: Damızlık niteliği olmayan ve et üretim amaçlı kullanılan hayvandır

1. Erkek ve dişi buzağıları ayırma yaşı Erken gelişen kültür ırklarında 6-9 aylık dişi buzağılar eşit yaştaki ve daha küçük yaştaki erkek buzağılar tarafından aşılırlar ve çoğu kez gebe bırakılırlar. Yerli ırklarda ise bu durum 9-12 aylıkken gerçekleşebilir. Bu nedenle meraya çıkan veya ahırda bağlanmadan serbest dolaşan buzağıları her ihtimale karşı 5-6 aylık olduklarında erkek ve dişiler olarak ayrı ayrı bulundurmak gerekir.

2. Düvelerin aştırılma yaşı

• Araştırma sonuçları aşımda ağırlık ile gebe kalma arasında sıkı bir ilişki olduğunu göstermektedir.

• Düveler ait oldukları ırkın ergin canlı ağırlığının %70- 75’ine ulaştıklarında ilk defa boğaya verilebilirler.

• Örneğin Holstein ırkının standart ağırlığı 550 kg olduğuna göre; 550 x %70= 385 kg

• Holstein düveler 350 kg üzerine çıktığı taktirde aştırılabilir.

• Erken yavru almak hayvanın fiziksel olarak gelişimini geriletir. Geç yavru almak amortisman maliyetini arttırır. 30.12.2016 41 3. Boğaların İlk Defa Damızlıkta Kullanılma Yaşı

• Kültür ırklarının tosunları genelde bir yaşında, daha iyisi 15 aylık olduklarında az miktarda damızlıkta kullanılabilir. İki yaşına kadar geldiklerinde ise tam anlamıyla yararlanılır.

• Yerli ırklarımız geç geliştiklerinden, bunların tosunlarını damızlıkta kullanma bakımından 2.5 yaş beklenmelidir.

• Aştırma işleminin bütün yıla dağıtıldığı bir işletmede ergin bir boğaya 80-100 inek hesaplanır.

• Bundan fazla inek ayrılması boğada isteksizlik ve damızlık yeteneğinde kayıplara neden olur.

• Boğalar bir besi hayvanı gibi beslenmemeli ve gezdirilmelidir. 4. Aştırma Şekilleri 4.1. Elde Aştırma

• Düzenli çalışan işletmelerde bu yöntem kullanılır. Aştırma yapılan yerin zeminin kumlu ve yumuşak olması gerekir. Bu tip aştırmada boğa belli bir yerde bulunur, kızgınlığı saptanan dişi boğanın yanına getirilir ve aştırma avlusu ya da uygun bir yerde aştırma gerçekleşir.

• Bu yöntemde kayıt tutmak daha kolaydır.

• Aşım tarihi belli olduğundan bir sonraki kızgınlığı belirlemek de kolay olacaktır.

• Boğanın ne kadar aştığı ve aştırılacağı bellidir.

• Boğaya günde birden fazla aşım yaptırılmamalıdır. Çünkü spermin miktar ve kalitesi düşe

42 4.2. Serbest Aşım

• Serbest aşım sistemlerinde boğa sürü ile birlikte bulunur ve kızgınlığı gelen dişilere aşar.

• Boğa kızgınlığı gelen dişileri izleyeceği için aşım zamanında olur.

• Sürü büyükse boğa yetişemez ve kısırlık artar.

• Birden fazla boğa çekişme ve kavgalara neden olur.

• Eğer sürü büyüklüğü bir boğaya yetecek kadar ayarlanırsa, saf yetiştirmelerde de serbest aşım uygulanabilir.Çünkü baba bellidir ve kayıtlarda aksama olmaz. 4.3. Yapay Tohumlama

• Erkek gametin yapay şekilde dişi üreme organına aktarılması esasına dayanır.

• Bunun mümkün olması spermanın alınıp saklanması tekniğinin geliştirilmesi ile olmuştur.

• Spermanın bu şekilde kullanılmasına ilişkin ilk örnek MS 1322 yılında bir Arap şeyhinin komşusunun çok değerli bir aygırından gizlice sperma alarak kendi kısrağına başarılı bir şekilde vermesi olayı ile rastlanmaktadır.

• Fakat en güvenilir kayıt İtalyan Spallanzani’nin köpeklerde yapay tohumlama ile yavru almasıdır.

 

43 Yapay Tohumlamanın Avantajları

1. Damızlık bir erkekten çok geniş bir biçimde yararlanılır. (Doğal çiftleşmede 1/100, Yapay tohumlamada 1/15.000). Böylece genetik yapısı üstün erkek damızlıklardan daha çok yaralanılır.

2. Yetiştirici boğa bulundurma masraf ve tehlikesinden kurtulur.

3. Üreme hastalıklarının yayılması önlenir.

4. Üstün verimli erkek damızlık bulma sorunu ortadan kalkmış olur.

5. Çeşitli nedenlerle aşım yapamayan erkek damızlıklardan yararlanılmış olur. Yapay Tohumlamanın Avantajları/2

6. Yapay tohumlama sürüde homojeniteyi kısa sürede sağlar.

7. Damızlık erkeklerin genç yaşta denenmesi mümkün olmuştur. Boğa adayına Progeny Test için gerekli dişi sayısına çok kısa bir sürede ulaşılabilmektedir.

8. Yetiştirme kayıtlarının kısa sürede tutulmasını sağlar.

44 Yapay Tohumlamanın Sakıncaları

1. İyi bir yapay tohumlama organizasyonu gerektirir.

2. Kızgınlığı takibi ve bildirilmesi yetiştiriciye ait olduğundan bu noktada istekli ve arzulu olmalıdırlar.

3. Yapay tohumlamayı yapacak kişilerin bu yöntemin dayandığı biyolojik ve teknik yönleri iyi bilmesi gerekir.

4. Hastalıklı erkek damızlıkların kullanılması durumunda bu hayvanların spermasıyla tohumlanan bütün hayvanlara hastalık kolayca bulaşır ve kısa zamanda yayılır.

5. Genetik verim gücü düşük veya kötü genotipe sahip erkeklerin spermalarının kullanılmasıyla elde edilecek yeni generasyonlarda bu kusurlar geniş çapta yayılır. Kızgınlık (Östrus) Siklusları

• Sürüde başarılı bir yavru verimi elde etmek için döllemenin ne zaman yapılacağını bilmek gerekir.

• Döllemeyi ayarlamak için de östrus aralıklarını, süresini ve yumurtlama zamanını bilmek gerekir.

• Sığırlarda kızgınlık aralığı 21(16-24) gündür.

• Kızgınlık 13-17 saat sürer. • Yumurtlama zamanı kızgınlığın bitiminden 12-15 saat sonradır.

Süt sığırlarının doğumdan sonra ilk kızgınlıklarını göstermesi 30-72. Günler arasında olur.

 

• Çok sık sağılan ineklerin tekrar kızgınlık göstermesi gecikir.

• Doğum sonrası dönemde süt ineklerinin %45’inde kızgınlık belirtileri görülmeden ovulasyon olur.

• Kızgınlık gösteren ineklerin %10’unda ovulasyon olmaz. Kızgınlık Siklusu (Döngüsü)

• Kızgınlık siklusu değişik türden uyarımların hipotalamusa gelmesi ile başlar.

• Gonadotropik Releasing Hormonun(Gn-RH=Gonadotropin Salgılatıcı Hormon) üretilmesini sağlar. Bu hormon, hipofiz ön lobundan FSH (Folikül Stimulant Hormon) ve LH (Lutein Hormon) salgılanmasını teşvik eder.

• Özellikle FSH’nın artan biçimde salgılanması sonucunda yumurtalıklardaki graaf foliküllerden genellikle bir tanesi gelişir.

• Gelişen Folikülden gittikçe artan miktarlarda salgılanan ÖSTROJEN konsantrasyonu belli bir miktara ulaşınca FSH salgısını engelleyici, LH salgılanma oranını arttırıcı bir etki yapar.

• Artan LH, GRAAF folikülünü patlatır ve OVULASYON (Yumurtlama) meydana gelir.

• Yumurtanın serbest bırakılmasından sonra, yumurtalık üzerindeki yerinde oluşan çukurlukta LH’nın ve kısmen de PROLAKTİN etkileşmesi sonucu KORPUS LUTEUM (Sarı Cisim) şekillenir.

• Prolaktin Hipofiz bezinden salgılanan bir hormondur. Sütün salınımını sağlar bir diğer adı Analık Hormonudur.

• Sarı cisim PROGESTERON salgılamaya başlar.

• Döllenme olmazsa Uterus (Rahim) da üretilen PROSTAGİLANDİN lerin etkisiyle Sarı Cisim küçülür ve bunun sonucu PROGESTERON üretimi azalır.

• Gittikçe azalan ölçülerde salgılanan PROGESTERON’ un etkisiyle Gn-RH devreye girer.

• Bu hormonun etkisiyle hipofiz bezinin ön lobundan üretilen FSH salgılanması ile yeni bir kızgınlık siklusu başlar. Doğum-İlk Kızgınlık Arası Süre

• Doğum ile ilk kızgınlık arası süre oldukça uzundur ve emzirme, doğum öncesi ve sonrası beslenme düzeyi ile ineğin yaşı tarafından etkilenir.

• Bu süre ortalama 61 gündür.

• Daha yaşlı inekler doğumdan sonra daha erken kızgınlık gösterebilirler.

• Eğer ineklerin doğumdaki kondüsyonları iyi ise daha erken kızgınlık gösterirler.

• İneğin doğum öncesi ve doğum sonrası gerekli besin maddelerini alması durumunda doğum-ilk kızgınlık arasındaki süre uzamaz

47 İlk Aşımda Döl Tutma Oranı

Yapılan çalışmalarda ilk aşımda döl tutma oranı %33-80 arasında değişir. Eğer başarılı bir gebelik bekleniyorsa aşağıdaki olayların belirli aşamalarında ve uygun zamanda gerçekleşmesi gerekir.

1. Gerekli zamanda yeteri kadar canlı spermanın dişinin üreme organına girmesi gerekir.

2. Spermanın canlı kaldığı dönmede yaşayan bir yumurtanın yumurtlanması gerekir.

3. Bu yumurtanın infindubuluma gelmesi ve buradan oviducta inmesi lazımdır.

4. Sperma ve yumurtanın ya infindubulumda buluşması ya da oviduktun üst kısımlarında buluşarak birleşmesi gerekir.

5. Zigot oviduktan aşağı ve uterusa inerken hücre bölünmesinin başlaması ile farklılaşmanın oluşması, dokuların ve organların teşkil etmesi gerekir.

6. Besin maddelerinin ve artıklarının alışverişi için plasentanın oluşması ve kotiledonların yapışması lazımdır. Bu şekilde yavru gelişmeye başlar ve belirli sürede ana vücudunda kalan yavru daha sonra doğurulur Buzağı kayıpları Doğumdan sütten kesime kadar olan süre içerisinde buzağı kayıpları % 4’ten % 14’e kadar değişen bir varyasyon gösterebilir.Bu kayıplar ortalama olarak %7 civarındadır. Çoğunlukla ya doğumda ve ya doğumdan sonraki 36 saat içinde cereyan eder Kayıpların çoğu güç doğumdan (Dystocia) ileri gelmektedir.Kaybedilen buzağıların yarısı iyi bir sürü yönetimi ile kurtarılabilir.

 Senkronizasyon

Evcil hayvanlarda kızgınlığın ve ovulasyonun arzu edilen zamanda meydana gelecek şekilde planlanmasına Senkronizasyon adı verilmektedir. Senkronizasyonun amaçları aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Kızgınlığı kısa bir süre içerisinde oluşturmak

2. Daha önceden planlanan belirli bir zaman diliminde bir grup hayvanda suni tohumlamayı gerçekleştirmek

3. Belirli bir zaman içerisinde hayvanların gebe kalmalarını sağlanarak gebeliğin çeşitli dönemlerinde farklı yemleme programlarının uygulanmasını mümkün kılmak.

4. Doğumları belli bir süre içerisinde tamamlamak.

5. Doğumları kontrol altında yaptırmak, yeni doğanların ölüm oranını azaltmak ve yavruların beslenmesinde kolaylıklar oluşturmak

6. Embriyo naklini kolaylaştırmak

7. Suni tohumlama ile bir grup hayvan elde ederek bunların topluca emzirilmesini, büyütülmesini ve besiye alınmalarını sağlamak.

 

KIZGINLIĞIN BELİRTİLERİ

1. Kızgın inek başka ineklere sokulur, onları koklar,

2. Başka ineklerin kendisine atlamasına izin verir,

3. Kendisi de başka ineklere atlar,

4. Sürüde boğa veyahut başka erkek hayvan varsa onun peşinde dolanır,

5. Ağzı salyalanır,

6. Heyecanlı, sinirlidir,

7. Yemden, sütten kesilir,

8. Sık sık böğürür,

9. Dölerme organı şişkin, nemli, kırmızımtıraktır.

10. Yumurta akına benzer bir akıntı gelir, bu akıntı bazen yere kadar uzanır, kızgınlığın sonlarına doğru koyulaşır..

 

 İNEKLER KIZGINLILARINI GÜNÜN HANGİ SAATLERİNDE DAHA ÇOK BELLİ EDER?

100 ineklik bir sürüde ineklerin

• Saat 06.00- 12.00 % 22

• Saat 12.00- 18.00 % 10

• Saat 18.00- 24.00 % 25

• Saat 24.00- 06.00 %

KIZGIN İNEKLERİ TESPİT EDEBİLMEK İÇİN NE YAPILMALIDIR?

1- inekleri daima göz önünde bulundurmak, hallerinde görülen anormallikleri tespit etmek lazımdır. Diğer bölümlerde anlatılan kızgınlık belirtileri görülürse ineği ayırmak gerekir. İneklerde kızgınlığı belirlemek için günde dört kez yarım saat ara ile inekleri takip etmek gerekir. Bu sayı ve süreye uyulmadığı zaman kızgınlıkların gözden kaçırılma riski vardır.

2- Yetiştirme kaydı tutulmalıdır. Bir deftere her ineğin doğurduğu, kızgınlık gösterdiği,tohumlandığı tarihler yazılmalıdır. Kızgınlık gösterip tohumlandığı tarihten 18-21 gün sonraya gelen tarih hesaplanarak o günlerde ineğe dikkat etmelidir. Bu kayıtlar ineklerin gösterdikleri aksaklıklar hakkında hayvan sahibine, gerektiğinde veteriner hekime değerli bilgiler verirler.  KIZGIN İNEKLERİ TESPİT EDEBİLMEK İÇİN NE YAPILMALIDIR? (Devamı)

3- Her tohumlamadan sonra veteriner hekimler ya da suni tohumlama teknisyenleri hayvan sahiplerine bir tohumlama belgesi verirler. Bu belgede tohumlama tarihi de yazılıdır. Bu tarihten 18-21 gün sonrası hesaplanarak ineklere o tarihlerde daha çok dikkatli takip yapılmalı, kızgınlık gösterip göstermediği takip edilmelidir. Bu belgeler bu konularda size büyük yardımcı olurlar. Onun için bu belgeleri kaybetmeyiniz saklayınız hatta bu belgeler ile yürürlükte olan kanunlara göre suni tohumlama priminden yararlanabilirsiniz. Ayrıca bu belgeler yavruların satışında size faydalı olarak satış fiyatının artmasını sağlar.

4- Bazen gebe ineklerde yalancı kızgınlık gösterebilirler. Böyle inekler dikkatsizce zorlanarak tohumlanmaya çalışılırsa zorlama sonucunda düşüklere neden olunabilir. Onun için dönen ineklerin tohumlama belgeleri ile götürülmesi tohumlama yapan kişiyi dikkatli davranmaya zorlar ve kazaları önler

 

SIĞIR BARINAKLARI

Sığırların Barındırılması

- İnekler barınakta ayakta durma ve yatmaya eşit zaman ayırırlar, fakat gebeliği ilerlemiş inekler daha fazla yatarlar.

- İnekler 24 saat zarfında ort. 14 defa yatıp kalkarlar

- Kurudaki inekler 6 defa Ürinasyon, 14 defa defekasyon

- Laktasyondakiler 8defa ürinasyon, 16 defa defekasyon yaparlar.

- Verilen yemleri yemek için toplam 3 saat, geviş getirmek için toplam 8 saat harcarlar

- İneklerde solunum adedi dakikada 11-64 arası, nabız ise 38-96 arasında değişir. Fazla süt üretildiğinde nabız ve solunum artar. Bazı Irklarda dakikada ortalama Nabız Solunum sayıları şöyledir. Nabız Solunum Holstein 69 29 Esmer 62 22 Jersey 67 23

SÜT SIĞIRLARININ ÇEVRE İSTEKLERİ

Sıcaklık • İnekler için en uygun ortam sıcaklığı 10-15 C arasıdır.

 

Sığırlar - 18 0C ile +24 0C arasındaki sıcaklıklara adapte olabilirler.

Nem • Ahırdaki nem oranının %60-80 arasında olması istenir. Havalandırma

• Sağmal bir inek için saatte 50 m3 , bir buzağı için saatte 10 m3 civarında havalandırma sağlanmalı, hayvan başına 20 m3 temiz hava ortamda bulunmalıdır.

Aydınlatma • Aydınlatma, çalışanların işlerini kolaylaştırmak ve hayvanları daha kolay kontrol etmek için geceleri de yapılmalıdır. Aydınlatmada mümkünse flüoresan lambalar kullanılmalıdır. Her bir metrekare zemin alanı için 2,5 watt; varsa sağım ünitesinde her bir metrekare zemin alanı için, 10 wattlık ışık kaynağı kullanılmalıdır.

Süt sığırı ahırında bulunması gereken bölümler

• Büyük hayvan bölmesi

• Buzağılık bölmesi

• Ferdi buzağılık bölmesi

• Serbest dolaşımlı buzağılık bölmesi

• Genç hayvan büyütme bölmesi

• Doğum bölmesi

• Hasta hayvan bölmesi

• Sağım ünitesi

1. Bağlı Duraklı Ahırlar

• Hayvanların yem, su ihtiyaçlarının karşılanması ve çoğu işletmelerde süt sağım işleri kendileri için ayrılmış duraklarda olur.

• Bu sistemde ineklerin özel bakımları kolay yapılır, sığırlar kolay kontrol edilir.

Bağlı Duraklı Ahır Serbest Duraklı Ahırlar

• Bu sistemde her inek için bir durak planlanır. Bu duraklarda inekler bağsız olarak bulunurlar. Duraklarda yemlik kısmı yoktur. Yemleme ve sulama, ahır içinde özel bir yemleme yerinde veya gezinme yerlerinde yapılmaktadır. Sağım işlemi ayrı bir bölümde yapılmaktadır.

• Bu sistemde iş gücünden ekonomi sağlanmaktadır. İneklerin sağım işleri hem kolay olmakta hem süt kalitesi yükselmektedir. Ayrıca meme ezilmeleri hemen hemen hiç görülmemektedir.

Serbest Duraklı Ahır

HER İKİ AHIR SİSTEMİNDE DE BULUNAN VE SÜT SIĞIRCILIĞI İÇİN GEREKLİ BÖLÜMLER SAĞIM ÜNİTESİ

• Serbest duraklı ahır sisteminde, sağım yeri işletmenin hayvan kapasitesine göre, işletmenin iş akışını kolaylaştıracak, bir bölümde inşa edilmeli ve hayvanların sağım yerine girip çıkmaları fazla müdahaleye gerek kalmadan sağlanmalıdır.

• Bağlı duraklı ahır sisteminde genellikle hayvanların duraklarda sağılmasını sağlayan sabit sağım sistemleri kullanılmaktadır.

DOĞUM LOCASI

• Yemlik ve suluğa sahip olması şartıyla inek başına 12-14 m2'lik alan gereklidir

Genç Hayvan Büyütme Üniteleri

• Her bir hayvana büyüklüğüne bağlı olarak 30- 60 cm yemlik uzunluğu gereklidir.

• 10-15 hayvanlık bir bölmeye 1 adet otomatik suluk konmalıdır.

• Yemlik ön kısım yüksekliği 40-50 cm civarında olmalıdır.

• Hayvan başına 2,5 m2 alan yeterlidir.

• Hayvanlar bölme içinde serbest olmalıdır.

BUZAĞI YETİŞTİRME

• Süt ile beslenme döneminde bulunan erkek ve dişi sığırlara"buzağı"denir.

• Gerek süt üretiminde kullanılan ineklerin gerekse besiye alınan erkek sığırların besi performansının yüksek olması buzağılık döneminde uygulanan bakım ve beslenmeleriyle yakından ilgilidir.

 

DOĞUMDA İNEĞE BAKIM

1. Doğum yeri iyice temizlenmeli, bol miktarda kuru ve temiz altlık serilmelidir.

2. Aşım kartlarından ineğin doğum zamanı saptanarak doğuma 2-3 gün kalarak buraya alınmalıdır.

3. Doğum yapacak hayvana direkt olarak rüzgarın gelmesi engellenmeli ve doğumu takip eden sürede hayvan dışarı bırakılmamalıdır.

4. Ahır yeteri kadar sıcak değilse ineğin üstüne birkaç gün battaniye örtmekte fayda vardır.

5. Doğumdan önce memede çok fazla şişlik varsa hayvan sağılır. Bu ilk yavrusunu veren düveler için iyidir.

6. Doğumdan sonra hayvana bol su verilmeli ama bu soğuk olmamalıdır.

7. Doğumdan 30-40 dak. sonra buzağının ağız sütü alması sağlanmalıdır.

DOĞUMDAN ÖNCE BUZAĞIYA BAKIM

• Doğumdan önce buzağıya bakım demek, kuruda bulunan anaya iyi bakım demektir.

• Ana rahminde buzağının en hızlı büyümesi özellikle doğumdan birkaç hafta önce cereyan etmektedir.

• Doğumdan önce buzağıya iyi bakım demek, kuruda bulunan anaya iyi bakım demektir.

• Yavrunun gebeliğin son döneminde bu kadar çabuk gelişmesi yüzünden ananın gereksinimleri de aratır.Kurudaki hayvana yeteri kadar iyi kalitede de kaba yem vermek gerekli olan besin maddelerinin birçoğu karşılanmış olur.

DOĞUMDAN SONRA BUZAĞIYA BAKIM

• Doğumdan sonra buzağının göbeği kesilir. Tendürdiyotla dezenfekte edilip temiz bir sicimle bağlanır.

• Ana genelde kendisi yalayarak kurutur. Eğer ana yavaşsa yardım edilir.

• Çok soğuk havalarda buzağının üstüne battaniye örtülebilir. Ya da bol kuru altlık serilir.

• İlk yarım saat içinde anasından ilk gıdasını almalıdır.

• Ananın ilk sütüne ağız sütü ya da kollostrum denir.

• Örneğin 40 kg ağırlıkta doğan bir buzağı ilk 10 saat içinde 2 lt. ağız sütü almalıdır.

• Kollostrum laktasif etki yapar ve barsakları temizler. Yavruya bol miktarda protein, mineral ve vitamin temin eder.

• Ağız sütü almayan buzağılar genelde septisemi (E. coli) den ölürler.

• Herhangi bir nedenle buzağı ağız sütünü alamamışsa 6 yumurtanın akı normal sütle karıştırılarak her içirimde 1 yumurta eksiltilmelidir.

• Fakat doğum sonrası buzağıyı zorlama ile gereğinden fazla ağız sütü verilmemelidir.

• Zira Buzağı dizanterisine sebep olan koli bakterileri barsakta kalırlar.

 

BUZAĞININ ANASINI EMEREK YAĞLI SÜTÜ ALMASININ AVANTAJLARI

1. Kolaylıkla sindirim ve assimile olur. Ayrıca her kg kuru maddesinde yüksek besleme değerine sahiptir.

2. Bol miktarda üstün kaliteli protein içerir.

3. Kalsiyum ve fosforca zengindir.

4. Yağ ve şeker içerdiği için bol enerji sağlar

5. Analar gereğince yemlenmiş iseler sütün A vit. İçeriği yüksektir.

6. Riboflavince zengindir. Yeteri kadar da Niacin ve B 12temin eder.

7. Laktoz Ca ve P un Assimilasyonunu yükselttiği gibi sindirim organlarında meydana gelecek kokuşmaları da önler.

 

DOĞUMDA BUZAĞIYA BAKIM

1. İneğe laksatif yem vermek

2. Uygun bir doğum yeri hazırlamak

3. Doğumda hazır bulunmak

4. Doğumdan sonra ılık su vermek

5. Buzağılar az miktarda fakat sıkı sık emerler dolayısıyla sindirim bozuklukları da olmaz .

6. Memeye gerekli bakım yapılırsa bakteriyel enfeksiyonlardan arınmış olur.

 

BUZAĞININ TAM YAĞLI SÜTÜ EMEREK ALMASININ SAKINCALARI

1. Sütün içerdiği demir miktarı az olduğundan sadece sütle uzun süre beslemek doğru olmaz.

2. Süt az miktarda Vitamin D içerir. Vitamin C bakımından da fakirdir.

3. Yüksek yağ oranlı süt içirildiğinde sindirim bozuklukları olur.

4. Memede süt kalabilir. Dolayısıyla süt verimi azalır.

5. Meme lobları aynı derecede emilmezse memenin şekli bozulur.

6. Verim kayıtlarının tutulması zorlaşır.

7. Buzağıların ne kadar süt emdiğini saptamak zordur.

- Buzağılara içirilecek sütün miktarının tayininde en iyi yöntem her 10 kg vücut ağırlığına 1.0 kg süt hesaplamaktadır. - Ancak günde verilecek azami miktar 7-8 kg’ ı geçmemelidir.

- İlk 1 hafta eşit aralıklarla günde 3-4 defa içirilmelidir. Bu suretle sindirim bozuklukları önlenmiş olur.

- Eğer kovadan veya emzikli kovadan içirilmek isteniyorsa 2- 3 gün içinde alıştırılmalıdır

- Buzağılar 1 haftalık olduklarında toz halindeki kuru yemleri ve kaba yemleri yemeye başlarlar.

- En iyi kaba yem bol yapraklı kuru yonca otudur.

- Kaba ve kesif yemleri ancak 4 haftalık yaşta olduklarında değerlendirebilirler.

Buzağılara verilecek kesif yemlerin normal sığırlara verilenlerden daha yüksek değerli olması gerekir.

- Tavsiye edilen kuru yonca otu

• Buzağılar normal olarak 12-16. Haftalarda sütten kesilebilirler.Buna “normal sütten kesme” denir.

• “Erken sütten kesme” 3-5. Haftalardır.

• 7-8 . Haftalarda sütten kesmeye “yarı erken sütten kesme denir

 

BUZAĞILARIN BESLENMESİ

• Buzağılara verilecek ot miktarı başlangıçta 50-60 gram kadardır. Bu miktar her seferinde arttırılarak , buzağı 3 haftalık olduğunda bu 1 kg’ a kadar çıkarılmalıdır.

• Doğumu takiben 2-3 hafta içinde buzağıların abomasumu küçülüp rumeni gelişerek ruminantlara özgü sindirim sistemi gelişir.

 

BUZAĞI BAŞLANGIÇ YEMİ

• Buzağı başlangıç yemleri

1. haftadan itibaren buzağılara verilen yüksek sindirilme derecesine sahip konsantre yemlerdir. Bu yemler hayvanın istekle tüketebileceği özellikte olmalı, yem tüketimini teşvik etmeli, selüloz miktarı çok düşük düzeyde olmalıdır. Yüksek kaliteli buzağı başlangıç yemi enerji bakımından zengin olmalıdır. Buzağılarda ince öğütülmüş yemler kullanılmamalıdır. Çünkü çok ince öğütülen yemler, hamurumsu özellik kazanır ve hayvan tarafından istekle tüketilmez. Buzağı başlangıç yemi, %16-18 HP, 2600-2800 ME kcal/kg, vitamin A ve D, iz element, melas, antibiyotik içermelidir. 30.12.2016 71 Buzağı Büyütme Yemi • Buzağı büyütme yemi; en az 2600 kcal/kg ME, en az % 17 HP, en az %2 HY, en çok % 12 HS içermeli, vitamin, mineral yönünden desteklenmelidir. Buzağı büyütme yemi yüksek sindirilme derecesine sahip olmalıdır. Küspe olarak soya veya keten tohumu küspesi katılmalıdır.

2. haftadan itibaren büyütme yemi ad libitum olarak verilir.

Buzağılar 10. haftada yaklaşık 1 kg buzağı büyütme yemi tüketir. Kuru ot ve kuru yonca körpe yapraklı ve özellikle 1. biçim olmalıdır. Çünkü bu devrede besin madde yönünden zengindir. Kuru ot tüketimi 10. haftaya kadar 0.5 kg,

13. haftadan sonra 800-1000 g'dır. Burada dikkat edilecek husus konsantre yem azaltılmayacaktır. Eğer gerekirse kuru ot azaltılabilir. Tane bakımından zengin mısır silajı yada soldurulmuş çayır silajı verilebilir. Genellikle bu tür silajlar

12. haftadan sonra verilir.

 

6 Ay arasında Besleme • Buzağılar düşük bir masrafla beslenmek isteniyorsa

3 aylık olduktan sonra ne süt, ne yağsız süt ve ne de peynir suyu vermemek lazımdır

• Sadece pedigrili yetiştiricilik istisna sayılabilir.

• Genelde 3-6 yaş arası aynı rasyon verilebilir.

• Ör. 2 kg kesif yem-2 kg kaliteli kuru ot- yalama taşı ve su.

• Sadece vücut ağırlığına göre bu arttırılır.

• Veya Kuru ot 1 kg ‘a sabitlenir , 2.5 kg silaj ve ya 4.5 kg yumru bitkiler (alıştırarak) ve 2 kg kesif yem verilebilir.

• Ucuz olsun diye kalitesiz kuru ot vermemek gerekir. 6-12 Aylıkların Beslenmesi

• Buzağılara 6 aylık olana kadar veya 180 kg ağırlığa ulaşana kadar özsu bakımından zengin yemler az miktarlarda verilir. Bu dönemden sonra süt ve diğer özel buzağı yemleri uygulaması durdurulur. Yüksek kaliteli kaba yemler verilmesi halinde büyüme de herhangi bir gecikme olmaz

Altı aylıktan sonra tüm danalar (İster pedigrili, ister ticari) aynı yaklaşımla yetiştirilir.

• Bunlara bol kaba yem

Yorumlar

Yorum Yaz

Değerlendirme yapınız 1-5 arası!

Bizden haberdar olmak ister misiniz?


Copyright, Her hakkı saklıdır. hayvancılık.com 2020

Iyzico
ÖNCELİĞİMİZ ARILAR VE DOSTLARI Arılar ve Arıcılık hakkında genel bilgi beceri ve tecrübe Paylaşım zemini Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis, Üretimi, Kara kovan ve Modern Arıcılık sistemleri hakkında Tüm Çalışmaların birinci öncelikli destekçisi Hayvancılık ve Tarım Bilgi paylaşım rehberlik Çalışmalarının destekçisi olabilmek için hayvacılık.com internet paylaşım zeminidir. Doğal Hayvancılık, İyi İş Fikirleri, Yeni İş Fikirleri, Doğal Hayat, Endüstriyel Tarım, Endüstriyel Hayvancılık, Türkiye'de Hayvancılık, Hayvanlar Alemi, Hayvansal ve Tarımsal ürünler, hayvan ve Tarım Teknolojisi, Hayvan Hakları, Sokak Hayvanları, Hobi Hayvancılığı, Su ürünleri ,Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık, Vahşi Doğa, Kanatlı Hayvancılık, Evcil Hayvancılık, Hayvancılık ve Tarımda Destek Bizden. Gelenekselleşen Tarım çok değil 70 li yıllara biraz gidebilsek, kırsalda bir çok köyümüzde elektrik dahi yoktu, o dönem ilkel tabir edebileceğimiz sayılı traktör tarla sürmenin dışında çok özelliği olmayan kısıtlı araç gereç, günümüzdeki yoğun ambalaj sistemleri mümkün değil, hayvancılığa dayalı tarım, tarıma dayalı hayvancılık iç içe kırsal yaşamda. diyebilir miyiz geleneksel tarım. İmkansızlıklar bazen daha güzel imkanlar sunar insanlara. Verim arttırmak, artan dünya nüfusu karşısında daha fazla verimi hayal etmek mümkün. Olan oldu. Bu gün doğal her şeyi arar olduk. Ne yapalım köylerdeki elektriklerimi keselim dediğinizi duyar gibiyim. traktörlerimi alalım çiftçiden. Gerek yok. akaryakıt dahil tüm enerji çeşitlerini o kadar hızlı tüketiyoruz ki gerek kalmayacak. Ukrayna - Rusya savaşı sinyalleri vermeye başladı. Az çok bilgisi tecrübesi olanlar, kırsalda arazi imkanı olanlar, büyükşehirlerin işsizliğinden kırsalın az kazancı bereketlidir. Şahsi gıda ihtiyaçlarınızı çoğunlukla bahçeli bir evin bahçesinden dahi karşılayabilirsiniz. bir kaç hayvan bakarak her hangi bir maaşa ihtiyaç bile duymadan yaşamak mevcuttur. kaldı ki kırsal insanı imeceyi de sever. hadi kalkın köye gidelim, istila edelim şehirleştirelim. dediğinizi duydum. bu gün değilse bile aklınızın bir köşesine kaydedin. ayrıca kentlerde yaşayan her birey bir gün doğayı özlediğinin farkına varır. gıda su savaşları kentsel çöküş başlamadan gelecek için küçük küçük te olsa adımlar atalım diyorum. Şimdi gelelim asıl konulara; özellikle tarımsal hayvancılık yada hayvansal Tarım bence tek çıkış yolu budur. Tarım ağırlıklı yada hayvancılık ağırlıklı nasıl dilerseniz öyle olsun. Tarım ve Hayvancılık; kırsaldaki insanımızın başlıca uğraşı ve geçim kaynaklarını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. . Şehir hayatının cazibesiyle gittikçe azalan ve özellikle de genç nüfus göçü nedeniyle özellikle küçük şehir ve kasabalarda yaşayanların bir çoğu yakın köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşarak açığı kapatmaya başladı bile. Bu sebepten büyük şehirler dışında yaşam standardı nın her geçen gün arttığını gözlemleyebilirsiniz. ışığın etrafındaki sinekler gibi Büyükşehirlerin etrafından ayrılamıyoruz. Peki Işık sönünce ne olacak hiç düşünüyor muyuz. Işığın nasıl söneceğini söylememe gerek yok sanırım. hastalıklar, doğal afetlerden bahsetmeden dahi olasılıkları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Konumuz farklı zaten. kısaca günümüz Geleneksel tarım tekniklerinde mahsul verimi için genelde kontrol dışı kimyasal ilaçlar, kimyasal gübreler, doğaya zararlı herbisitler, tarlalarda anız yakılması, bitki geliştirici hormonlar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı tohumlar ve bunlara ilaveten çevre kirliliği doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyerek coğrafyamızı yaşanmaz hale getirmiş ve halen getirmektedir. Bunlar büyük şehirlerin etrafını kırsal alanlar dahil çepe çevre sarmış durumda. çalışmakta, iş bulmakta her geçen gün imkansızlaşıyor. Genetiği bozulmuş tohumlar, kimyasal gübre ve ilaçlar, hayvanlar ise hormon ve antibiyotik benzeri yem katkı maddeler ve kesim hanelerin yakın, yoğun olarak kullanımı, çevreyi kirletmekte, hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıksız ürünler ile beslenen insanlarda başta kanser olmak üzere sağlık sorunları, ekolojik dengeyi korumak, çevrenin gördüğü zararlar karşılığında , Toprak verimliliğini koruyacak üretim teknikleri ekolojik, organik, biyolojik,, bio -dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir tarım yada hayvancılık gibi teknik terimler ile adlandırılarak dünyada çeşitli uygulama ve araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal Hayvancılık yada Hayvansal Tarım çalışmalarının beraber bir bütün halinde yapılması zorunluluğunu getiren her hangi bir yasa yada kanun olmamasına rağmen. belirli bir kural hatta özendirici tanım dahi bulabilirseniz banada söyleyin. Miras dediğimizde maalesef atadan kalan araziler olarak düşünüyoruz. kentsele yakın olması arazinin büyüklüğüne göre inşaat değerleri hesabı yapılıyor. Heyecanlandırıyor tabi ki doğal olarak. doğal olarak diyorum doğamız kent olduğundan kaynaklı. Ben şahsım adına birkaç dönüm tabir edebileceğimiz. tarımsal toprak dededen var. gördüğümde koruluk olmuş yıllardır atıl kalmış zamanında ekilebilen arazi meşelik olmuş. Heyecanlandım her ne olursa olsun ağaç kolay yetişmiyor. ağaçlanmış arazi. Büyük bir heyecan ile tarımsal yada hayvancılık anlayışı ile neler yapabilrim düşüncesi ve araştırmalarına koyuldum. Bir kaç yıl üzerinde çok fazla vakit ayıramamama rağmen yol haritası oluşturmaya başladım devam ediyorum. Doğal koşullar, hava sıcaklık dereceleri, su oranları, tarım ve orman koşulları ve çeşitliliği, yöresel etkiye uyum Arazide bulunan ağaçların ıslahı, hayvancılık üzerinde etkileri üzerinde teorik çalışmalarımı sürdürüyorum. Bitki ve hayvan yetiştirilmesinde inşaat sal değil tarımsal ekonomiye nasıl dönüştürebilirim araştırmalarıma tatbiki olarak başlayacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bitkisel üretimde ise hayvan gübrelerinin organik gübre olarak değerlendirilmesi, hava şartları ve toprağın çeşitliliğinde sağlanan yöresel uyumların önemi üzerinde duruyorum. Gelenekselleşen yeni dünya düzeni teknikleri ise üretimde kullanılan kimyasallar = Tarım İlaçları = hava toprak su besin kirliliği= atmosferi kirlenirken, doğal dengenin bozulması, iklimlerin değişmesi, doğal afetler, = hava, toprak, su kirliliğin yanı sıra , gıdalar üzerinde kalıntı tarım ilaçları, insan vücudunda yağlarda birikerek sağlığımız zarar verdiği gibi anne sütü olarak genetik geleceğe zarar verdiğini bilmeyen yok. Beraberinde getirdiği hastalık. Önce alerjik hastalık çeşitlerini yazmamamıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeplerden tarımsal arazilerin önemini gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız. Bende 60 yıla yakın şehir yaşantımda yaşadıklarım. tecrübelerim. Tarımsal arazi miras kalmış sa tarım da bize miras anlayışı ile bir metre kare tarım alanına ihtiyaç duyacağımız günleri göstermesin yaradan diyorum. Geleceği tarımla inşa etmek, geçmişten kalan gelenek mirasları var. Yörenin önemi, yöresel tarım ve hayvancılık. anlayacağınız geçmiş geleneksellerimizi bir nebze olsun canlandırmak ta bizlere bırakılmış çok büyük bir miras düşüncesindeyim. Geleceğe en büyük sermaye asla yıkılmayacak, dönüşüm istemeyen, döngü nün lokomotifi, ilkel tarım dahi olsa günümüz koşulları ve imkanlarını da kısım kısım kullanarak, Tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım sonuç iç içe geçmiş dengeyi sadeleştirmeden eldeki arazileri yöredeki hayvancılık rengini yaşatabilenler mirasın gerçek koruyucuları olduğu gibi. Geleceğe gerçek mesleği ve erbaplarını bırakma güzelliğini yaşayanlardır. Köyde köyü yaşamak, yaşatmak adına Dedelerimizin ruhu şad olsun. Doğa ile dost olmak, kalan mirası da doğamıza yatırımla değerlendirmek demektir. Yerel çeşitliliği korumak yeniden şekillendirmek gereği üzerinde durmak istiyorum. Yerel tohumlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini geçmişten günümüze gelen gen haritası üzerinde uyum sağlayan nesiller üzerinde özenle çalışmak gerekir. Hayvancılık ve tarım arazilerini birlik beraberlik içinde yerel olarak iç içe belirleyerek. bir bütün olarak kademeli düzen kurmak, hayvancılığın ve tarımın bağlantılarını bölgelerin kendi bünyesinde paylaşımlarla yeterli, verimli sonuçlar elde edilebilir. Toprağın hem de tarımsal ve hayvansal değerlerin erozyonunu bir an evvel durdurmak, işlenen toprak üzerinde kurulmuş genetik dengeler ile mevcuttur bitki ve böcek, diğer hayvan rengi çeşitliği aslında dengenin ta kendisidir. Çevre kirliliğine sebep olan bir çok faktörün doğal döngü keşfini yeniden araştırıp sabırla uygulayabilmek anlamına gelir. Çevre su miktar ve kalitesi, kullanım alanları mümkün olduğunca doğal yollarla değerlendirilebilmelidir. Orman halini almış tarım arazilerinin ağaçlandırma ıslahı çalışmalarının yanı sıra seyreltilin alanlara uygun maki çalı bitkileri ile donatılması sağlanmalıdır. Arıcılık, ipek böceği vb. hayvancılığın yanı sıra küçük ve büyükbaş ve kanatlı hayvancılık doğaya yayılımını sağlamak mümkün görünmektedir. Kırsal kesimde; sürekli dönüşümlü yenilenebilir tabir edilen enerji ve üretime destek ürünlerin açığa çıkmasını sağladığımız taktirde. Yem, Gübre, İlaçlama gibi bir çok sorunun doğal olarak çözülebilir olduğu ilkel tarımda dahi kanıtlanmış durumdadır. Kaynakların, odun, su ve suyun gücü, Güneş enerjisi, tezek ve benzeri enerji kaynaklarının kullanım imkanını arttıracağı gibi, özellikle verimli küçük arazilerin işlenmesinde Akaryakıt, Elektrik tüketimi yerine insan ve insanların yönetiminde hayvan gücünden faydalanırken, amaç dahilinde yetiştirdiğimiz hayvanların et, süt, deri vb. teknolojik verimliği ek kazanç faydaları mevcuttur. Teknolojik alet edevatın hayvansal destek gücü günümüzde çok büyük gelişmeler kaydettiğinin ve iş gücüne büyük katkılar sağlayabileceğini de unutmamalıyız. Çevreyi kirleten faktörlerin, plastik ambalaj, poşet, metal ve cam atıklarının üretim, tüketim, dönüşüm aşamasında harcanan her türlü enerji ve iş gücünün de bütünüyle enerji kaybı olduğunu maliyetlere gider anlamında yüklediği yük küçümsenecek nitelikte değildir. Diyorum ki şehirlerde önüne geçemediğimiz çevre kirliliği, çevresel atıklar ve dönüşüm çabaları kırsal alanlarda yapacağımız hem ekonomik ve hem de temiz doğa anlayışı enerji ve iş gücü tasarruf unun artışı masraflar da kısa zaman içerisinde minimum seviyelere çekilmiş olur. Küçük çiftçinin kendi kendine yetebildiğini, büyük şehirlerde yaşayanlara oranla daha refah içinde olabildiğini daha fazla, daha fazla anlayışı yerine eldeki imkanları gerektiği kadar, gerektiği gibi değerlendirebilen asla şikayet etmeyen güzel insanlarında olduğunu unutmayalım. . HAYVANCILIK Yoğun yetiştiricilik uygulamaları hayvanlarda başta sağlık sorunlarının artmasına sebep olduğu gibi, sıkışık barınma başta stres olmak üzere sık sık ve çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğini sağır sultan duymuştur. Hayvanların bağışıklık sistemlerinin çökmesi, hayvan beslemelerinde et süt verimliliği arttırıyor derken Hayvancılık doğasına ters bir çok yöntem, hormon, antibiyotik uygulamaları, ve benzeri yem katkı ve tarımsal ilaçların bulunduğu yem kullanımı hayvanlar üzerinde bıraktığı kalıntı ,Tarımsal ürünlerden insanlara zarar verdiği gibi, Hayvansal ürünlerin tüketiminde de hastalıkları arttırmaya devam ettiğinin kanıtı "deli dana hastalığı" bariz örneklerden biridir. Hayvan gübresi çevre kirliliği sebepleri arasında yerini almış durumdadır. Kaldı ki yoğun yetiştiricilikte hayvanların doğal haklarını kısıtlarken, çevreye ve bütçeye . Hazır yem, gübre fazlalığı, havalandırma, ızgara, sağlık ve temizlik problemleri ,zincir giderleri oluşmaktadır. Bozulan doğal döngü, endüstriyel maliyet artışları zarara kadar sürüklemektedir. Hayvan doğası demek refahı demek değil midir. Doğal yemlenme doğada olmalıdır. Hayvan Yetiştiriciliğinin temeli; Belirli kapalı dönemler ve her dönem kapalı zamanlar vardır. Meralı alanlarda hayvancılığın önemini kavramak, 7/24 kapalı üretimden kurtarmak tarımsal hayvancılıktır. Çobanlı, meralarda otlaklarda hayvancılık. Çevreye etkileri, sürdürülebilir döngünün sağlanması, hayvan hastalıkların önüne geçilmesi, yem ve barınma maliyetlerinde düşüş sağlayacaktır. Hayvansal tarım olmazsa, olmazlar arsına girmelidir. Yoğun üretim giderlerini arazi genişletmeye yönlendirerek yatırım imkanı da sağlanmış olacaktır. örneğin 5 yıllık kalkınma planı, 10 yıl içinde tamamlanmış olacak diyelim. 10 yıl sonra tesislerin güncellenmesi mecburiyeti varken, arazilerin yatırımı katlaması ile kar zarar açığa çıkmış olacak. YÜksek kaliteli tarım, hayvancılık ürünleri üretebilmek, Kırsal alanlarda daha az maliyetli, kolay ve sağlıklıdır. Büyükşehirlerde ve etrafında yoğunlaşmalar sonucu oluşan talep her gün farklı teknolojik sistemlerin denenip araştırma - geliştirme çalışmaları ve çabaları tarımsal hayvancılığın değerini ortaya koymaktadır. Doğa dengesini kendi belirleyebilir. Toplumun kar - zarar anlayışı ancak yoğunlaşmayı getirir. Kalabalıkları yönetmek zordur. Geleneksel, teknolojik, Ekolojik, bio tarım yada ilkel tarım adı ne olursa olsun, tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım çalışmaları hayvancılıkta kesin ve doğal ve doğanın başarısıdır. Arıcılık bizim değil hayvancılık alanında doğanın birinci önceliği konumundadır. Bal arıları, ve yaban arıları döngüsü, sıcaklık, doğal yaşam alanlarının kaybı, düşük yada yüksek iklim değişiklikleri, yetiştirilen bitkilerin özellikleri, erozyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, beslenme, çevre faktörleri, elektrik, elektronik, elektromanyetik faktörler, hava kirliliği, gürültü kentsel yapılaşmanın getirdiği yoğunlaşma arıları etkilemektedir. Zirai alanların doğal sürdürülebilir tarımsal hayvancılık ile elde edilecek olan ürünler günümüz büyükşehirlerin dibinde endüstriyel tarımla elde edilecek ürünlere göre daha sağlıklı ve gelir getirici olacaktır. Kırsal alanlarımızın arıcılığa uygun olması arıcılık ürünlerinin hayvancılıktaki payını daha verimli hale getirebileceği kuşkusuzdur. "Arıcılığın Gelişmesi" gerçek önemini de açığa çıkartmaktadır. Arılar tozlaşma yoluyla doğal tarım ve ürünlerinde verim ve kalitesinin dengesi demektir. Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis Üretimi, Kara kovan ve günümüz arıcılığı genel anlamda tarım ve hayvancılığın baş rol oyuncusu ve en bereketlisidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım ve hayvancılık medeniyetin ta kendisidir. Tarımsal hayvancılık ise olmaz ise olmazlardandır. Büyükşehirler ve etrafında kümelenen hayvancılık ve tarım çalışmalarının yayılımı sağlanmalıdır. Kentsel yaşam evcil hayvanlardan bir kısım kanatlı kuş familyası, akvaryum balık ve çeşitleri, Kedi Köpek benzeri nitelikte kentsel yaşama daha uygun yetiştiricilikten çok sadece hobi sel hayvan bakımı faaliyetlerinin devamı niteliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Tarımsal faaliyetler "Hobi Bahçeleri" niteliğinde çok öteye gidemez. Büyükşehirler de Büyükbaş, Küçükbaş, ve kanatlı hayvan yetiştiriciliği mahalleler statüsünde getirilen yasaklar ve tarım alanları yetersizliğinden dolayı verim sağlanamamaktadır. Yoğun yetiştiricilik çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. Hazır yem kullanımı maliyet artışları ekonomiyi de daraltmaktadır. Her geçen gün küçük şehirler ve kasaba yaşayanları, yakın kırsal ve köylerde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerini günlük rutinleri ile birlikte sürdürebilmektedir. Işığın etrafında dönüp duran sinekler misali, Büyük şehirlerin etrafına sıkışan Yok denecek kadar az tarımsal faaliyetler, topraksız yoğun hayvancılık Gelenekselleşen, teknolojik Hayvancılık Üretim modelleri yetersizliğini sürdürmeye devam edecektir.