Geçmişten günümüze tavuk

Tavuğun son 500 yılda nasıl değişim gösterdiğini, geçmişte kutsallaştırılan tavuk, horozun kutsallığı, etlik ve yumurtalık tavuk yetiştiriciliğininde 500 yıl öncesinde yapılan uygulamalarını, Mustafa Kemal'in emri ile tavuk enstitüsünün geliştirdiği günümüz değerli tavuk cinslerinin türk patent

Tavuklar yüzyıllar önce çok farklıydı

Bilim insanlarının antik DNA örnekleri üzerinde yaptığı analizler, çiftlik tavuklarının birkaç yüzyıl önce farklı bir görünüme sahip olduğuna işaret etti.

Tavuğa insan eli değdiğinde

Avrupa’da bulunan 200 ile 2300 yıl öncesine ait tavuk kemiklerinden alınan DNA örnekleri üzerinde yapılan araştırmalar, tavukların bildiğimizden çok daha farklı bir görünüme sahip olabileceğini ortaya koydu.

WYANDOTTE | Sadova Yem

Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, modern tavukların sarıya kaçan ten rengi, henüz 500 yıl önce ortaya çıktı. Bilim insanları çitliklerde yetişen tavuklara özgü deri renginin daha eski tarihlerde belirdiğini düşünüyordu.

Araştırmada yer alan İngiltere’nin Durham Üniversitesi’nden Greger Larson, “Evrimsel bakış açısından değerlendirildiğinde, bu göz açıp kapayıncaya kadar yaşanan bir değişim” ifadesini kullandı. Larson ve meslektaşları, ilk insanların yabani ot ve hayvanları sırasıyla ne zaman tarım ürünleri ve çiftlik hayvanlarına çevirdiklerini anlamak için çalışma yaparken, ipucu elde etmek adına tavukların DNA’sını inceledi.

Bilimde yaygın olan düşünce, vahşi doğada yaşayan akrabalarında olmayan mutasyonları içeren evcilleştirilmiş ot ve hayvanların, insanlarla beraber hareket ettikçe sahip oldukları mutasyonu da dünyanın dört bir yanına yaydıkları yönünde. Ancak antik DNA’lardan elde edilen bilgiler arttıkça, bu düşüncenin tersini savunan görüşler de artıyor.

BAŞLICA TAVUK IRKLARI – Pet Yurdu

Vahşi doğadan kümese

Tavuk (Gallus gallus domesticus), insanların 4-5 bin yıl önce Güney Asya’da yetiştirmeye başladığı vahşi Gallus gallus kuşunun soyundan geliyor. Bilim insanları, vahşi ve insanlardan uzak durmaya dikkat eden bir kuşun nasıl tavuğa dönüştüğünü anlamak için Avrupa’daki çeşitli kazı alanlarından toplanan 200-3200 yıllık kemiklerden DNA örnekleri aldı.

Araştırmada, kümeste yetişen tavuklar ile vahşi akrabaları arasındaki deri rengi farklılığını belirleyen BCDO2 ile tiroit hormonu üretiminden sorumlu TSHR genleri incelendi. Modern ile antik tavukların DNA dizinleri karşılaştırıldığında, antik tavuklardan sadece bir tanesinin modern akrabalarındaki gibi sarıya kaçan renge sahip olduğu anlaşıldı. Benzer şekilde, yumurtlama dönemlerini etkilediği düşünülen TSHR hormonu antik ve modern tavuklar arasında yarı yarıya farklılık gösterdi.

Araştırmanın sonuçları, tavukların son 500 yılda büyük değişim gösterdiğini ortaya koyarken, birçok bitki ve hayvanın da insan kontrolüne girmesiyle değişim geçirmiş olabileceğini savundu. Larson, “Atlar, inekler gibi birçok çiftlik hayvanı ve hatta belki köpekler bile binlerce yıl önce sandığımızdan daha farklıydı” yorumunda bulundu.

Kaynak: Sciencedaily.com

 

 

Bunları Biliyormusunuz.

 Kümes hayvanları denildiğinde ilk akla gelen tavuklar olur akala hiç horoz gelmez . Oysa horozlar ilk çağlarda kutsal sayılan hayvanlardı örneğin İranlılar horozun ötmesi sonucu cinleri ve büyücüleri kovduğunu düşünüyor evleri ve hayvanları koruduğunu düşünüyorlarmış .

BAŞLICA TAVUK IRKLARI – Pet Yurdu

bu inanışla birlikte İranlılar savaşlar dolayısı ile küçük Asya ya ve Yunanlılara dek uzanmasını sağlamıştırlar. Yunanlılar sonrasında horozu kutsal olarak kabul etmiş ve ona koruyucu ismini vermiştirler – Onların deyişiyle alektor ismini alan horozumuz artık önemli bir yere sahiptir yunanlılar ayrıca tavuklarıda bir kurban hayvanı olarak görüyor onlara değer veriyorlarmış örneğin bir hastalıktan çıkan kişiler inandıkları tanrı için tavuk kesiyormuşlar. Tavukların geleceği gördüğünü düşünüyor ve inanıyorlarmış örneğin savaş öncesi  özel yetiştiriciler yemliyor. Tavuk iştahlı yerse savaşı kazanacak iştahsız yerde kaybedecekleri düşüncesi hakimmiş. Ketler ve cermenler  tavuk eti yemiyor  yumurtasını tüketebiliyorlardı.

 

Tarihte  tavuk Yetiştiriciliği ;

Etlik ve yumurtalık tavukları

Muhafazalık kümes etrafı çit ile çevrili kumlu alanla oluşturularak daha fazla yumurtlaması sağlanıyordu. Yumurtalar, tuz ile ovuşturma yöntemi veya tuzlu suda 3 saat bekletirlerek samanlar içerisine yada talaş içerisinde saklanıyormuş.

Et tavuklarını  orta sıcaklıkta karanlık bir odalarda  pişmiş arpa ile besleme ypıldığı biliniyor.  Ayrıca su ve şarap yardımıyla özel yemler verilerek 25 günde yağsız et elde edildiği biliniyor.

 

Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü,

3203 sayılı Ziraat Vekâleti Vazife ve Teşkilat Kanununun 6. maddesi gereğince, iktisat vekâletince 1930 yılında "tavukçuluk araştırma hizmetlerini yurt genelinde verimli ve ekonomik şekilde sağlayacak teknik, ekonomik ve teknolojik araştırmalar yapmak, alınan sonuçları değerlendirerek illerin yayım teşkilatına ve yetiştiricinin istifadesine sunmak amacıyla" Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından Ziraat Fakültesine komşu 88 dekar genişliğinde bir arazi üzerinde kurulmuştur. 

 

Atak-S Tavuk Yetiştiriciliği Hakkında Bilinmesi Gerekenler 2021 Atak-S Tavuk  Fiyatları

Enstitü kuruluşunu takiben yetiştiricilik için gerekli tesisler inşa edilmiştir. Enstitünün damızlık kadrosunu kurmak amacıyla Macaristan ve Avusturya'nın ileri tavukçuluk yapan çiftlikleri ile temasa geçilmiştir. Bunların bir kısmı ile anlaşmaya varılarak ilk parti 273 adet Leghorn tavuğu ile 19 horoz ve 176 adet Rhode Island-Red tavuğu ile 26 horoz satın alınarak 1931 yılından itibaren fiilen yetiştiriciliğe başlanmıştır. 1932 yılında Almanya'da Rechkard çiftliğinden 3 adet ve 1933 yılında da yine aynı çiftlikten 2 adet pedigrili Leghorn horozu getirtilerek damızlık kadrosu takviye edilmiştir. Yetiştirme ve deneme müessesesi olarak kurulan bu Enstitü 1938 yılına kadar çalışmalarına devam etmiştir. Aynı yıl Enstitü merkezini Ankara-İstanbul yolu üzerinde, Atatürk Orman Çiftliği karşısında, 131 dekar genişliğindeki araziye taşınmıştır. Bu saha üzerinde Enstitünün idari binası, ıslah ve üretim tesisleri inşa edilerek daha geniş çapta çalışma imkânlarına kavuşturulmuştur. 1952 yılından itibaren Marshal yardımından yararlanılarak Enstitüye modern tavukçuluk makine ve ekipmanları sağlanmaya başlanmış, diğer taraftan yeni damızlık materyal temini amacıyla yurt dışından yeni kültür ırkı tavuklar getirtilmiştir. Bu bağlamda İngiltere'den British Livestock Limited aracılığıyla temin edilen 1700 adet Leghorn ve Rhode Island-Red civcivinden 500 Leghorn ve 700 adet Rhode Island-Red civcivi elde edilmiştir. Bunun yanı sıra  ABD'nin Oregon eyaletindeki Handson çiftliğinden ithal edilen pedigrili 1410 adet Rhode Island-Red ve 1075 adet Newhampshire civcivinden 800 adet Rhode Island-Red ve 500 adet Newhampshire civcivleri Tavukçuluk ve Arıcılık Enstitüsüne verilmiştir.  Ayrıca 1954 yılında ABD'de dünya kiliseler birliğinin hibe yoluyla gönderdiği 29175 adet  Newhampshire civcivinden 1000 adeti ve 1955 yılında Yalova Devlet Üretme Çiftliğinden temin edilen 1111 tavuk 29 horozluk bir White-Plymount-Rock  sürüsü üretim kadrosuna alınmıştır.

En Çok Yumurta Yapan Tavuk Cinsleri (YILDA 350 YUMURTA)

1950'lerden sonra bütün dünyada yayılan hibrit materyal kullanımı sonucu, Enstitü 1965 yılından sonra hibrit ebeveynlerini kendi imkanları ile üretmeyi bir görev bilmiş olup, 1970 yılından itibaren de bu çalışmalara hız vermiştir. Başlangıçta tamamen beyaz yumurtacılar üzerinde durulmuştur. İthal edilen çeşitli menşeili ebeveyn soyları ile Enstitü'deki saf Leghornlardan yararlanılarak, yüksek yumurta verimli 4 ana ve 4 baba hattı geliştirilmiştir. Ancak yetiştiricinin dişi civciv talebi, bu hatların cinsiyet ayrımlarının kloakdan yapılması nedeniyle maliyeti arttırdığı gibi, civcivlerde fiziki zorlamaya sebep olması ve kahverengi yumurtaya olan tercihin artması ile bu soylar önemlerini yitirmiştir. Bu durumda çalışmalar, erkekleri dişilerinden tüy rengi ve tüylenme hızı bakımından farklı hibrit döl veren autosex ebeveyn soyları geliştirme yönüne kaydırılmıştır.

      Bu çalışmalar iki ana dalda yürütülmüştür. Birincisi kanat tüylenme hızına göre, cinsiyet ayrımına imkan sağlayan beyaz yumurtacı ebeveynler 4 hat şeklinde (O1, O2, T1, T2) geliştirilmiştir. İkincisi vücut tüy rengine göre geliştirilen kahverengi yumurtacı ebeveynler, bunlarda sekiz hat (P, G1, G2, G3, R, S1, S2, S3) şeklinde geliştirilmiştir. Daha sonra bu hatlardan 4 tanesi büyük ebeveyn olarak kullanılmıştır.

      1995 yılından itibaren ise, Kanada'dan 4 beyaz 6 kahverengi olmak üzere 10 saf hat getirilmiş olup, ülkemizde başka hiçbir kamu veya özel sektör kuruluşunda bulunmayan, dünyada ise sadece birkaç ülkede bulunan bu saf hatlar üzerindeki ıslah çalışmalarına başlanmıştır. Yapılan bu çalışmalar neticesinde söz konusu 10 saf hattan elde edilen onlarca kombinasyon içersinden Türkiye şartlarında en iyi verimi veren 3 hibrit belirlenmiş olup (ATAK, ATAK-S ve ATABEY) bunların üretimleri yapılarak yurt içi ve yurt dışına satışına başlanmıştır. Bu hibritlerin, Ulusal Irk Tescil Komitesi ve Türk Patent Enstitüsünce Marka Tescili yapılmış olup, Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü Tarafından Geliştirilen Yumurtacı Hibritlerin Tescili Hakkındaki Tebliğ 22 Nisan 2006 Tarih ve 26147 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.  Ülkemizde gerek özel sektör, gerekse Kamu sektöründe yumurtacı damızlık üretimi yapan tek kuruluş Tavukçuluk Araştırma Enstitüsüdür. Diğer kuruluşların tamamı ithal ettikleri parent stocklardan elde ettikleri hibritleri yurt içinde pazarlamaktadırlar.

 

Enstitümüz tarafından geliştirilen bu 3 ticari hibrit hatların ülkemizdeki ticari işletmelere satışı 2004 yılından itibaren başlatılmıştır. Bunun yanında Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan gibi ülkelere de ihracat yapılmaktadır. Ticari işletmelere civciv satışının yanı sıra ülkemizde yapılan organik yumurta üretiminin % 65`inde Enstitünün geliştirdiği hatlar kullanılmaktadır. Özellikle Avrupa`da oldukça yaygın olan ve ülkemizde de giderek yaygınlaşan organik ve ekolojik yumurta üretiminde Enstitünün geliştirdiği hatlar, yaşama güçlerinin çok yüksek olması nedeniyle daha fazla tercih edilmektedir.

Dünyanın en büyük tavşanı Darius 25 kilo

 

Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü tavukçulukla ilgili araştırmaların yanında tavşan ve arı yetiştiriciliği çalışmalarını da sürdürmüştür. Arıcılık alanında birçok üreticiye arı yetiştiriciliği ustalık belgesi vermiştir. Daha sonra arıcılık ekipmanları Bitlis Arı Üretim İstasyonlarına aktarılarak arıcılık faaliyeti tamamlanmıştır. Tavşancılık birimi de Enstitünün merkez araştırma biriminin kapatılması sonucu Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitütüsü'ne devredilmiştir

 

Civciv mi lazım? Etlik-yumurtalik-horoz-austrolop-köy civcivleri çeşitleri

Enstitü damızlık işletmesine yapılan yatırımlarla kapasitesini yaklaşık 3 kat artırarak ülkemizde modern damızlık kafeslerde üretim yapan üç işletmeden biri olmuştur. Enstitünün damızlık tavuk kapasitesi 12.000 `den 30.000`e çıkarılmıştır. Proje materyali olarak ta 20.000 adet tavuk olmak üzere toplam mevcudumuz 50.000 adettir.  Ayrıca yeni yapılan saf hat yedekleme ünitesinde tüm saf hatlar yedeklenmiş, herhangi bir sebeple ihtiyaç olması durumunda bunca yıllık emeğin ve hatların yok olması engellenmiştir. Mart 2010 tarihinde tamamlanmış olan yeni kuluçkahane 2.400 m2'si kapalı, 8.600 m2'si de açık olmak üzere toplam 11.000 m2 alan üzerine inşa edilmiştir. Bina, "Kuluçkahane ve Damızlık İşletmeler Yönetmeliği" ne uygun olarak tüm birimleri içerecek şekilde 5 ana bölümden oluşmaktadır. Kuluçkahanede toplam 480.000 adet kapasiteli 7 adet gelişim makinesi, toplam 230.400 adet kapasiteli olmak üzere 12 adet çıkım makinesi mevcuttur. Bu kapasite ile 52 hafta süreyle bir çıkımda 80.000 dişi civciv çıkışı gerçekleştirilebilecektir. Yapılan bu yatırımlarla AB standartlarında modern tesislerde araştırma ve üretim yaparak özel sektörümüze daha iyi hizmet sunulmaya başlanmıştır.

ATAKS

 

​Ayrıca Enstitümüz, ıslah çalışmalarının yanı sıra yetiştirme ve besleme konularında üniversiteler, kamu araştırma kuruluşları ve özel sektörle ortak projeler yaparak sonuçları üreticilerin kullanımına sunmaktadır.

Enstitüde bu güne kadar 44 adet ıslah, 42 adet yetiştirme tekniği, 51 adet besleme, 9 adet ekonomi ve 2 adet sağlık projesi olmak üzere toplam 148 adet proje tamamlanmıştır.​

Yorumlar

Yorum Yaz

Değerlendirme yapınız 1-5 arası!

Bizden haberdar olmak ister misiniz?


Copyright, Her hakkı saklıdır. hayvancılık.com 2020

Iyzico
ÖNCELİĞİMİZ ARILAR VE DOSTLARI Arılar ve Arıcılık hakkında genel bilgi beceri ve tecrübe Paylaşım zemini Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis, Üretimi, Kara kovan ve Modern Arıcılık sistemleri hakkında Tüm Çalışmaların birinci öncelikli destekçisi Hayvancılık ve Tarım Bilgi paylaşım rehberlik Çalışmalarının destekçisi olabilmek için hayvacılık.com internet paylaşım zeminidir. Doğal Hayvancılık, İyi İş Fikirleri, Yeni İş Fikirleri, Doğal Hayat, Endüstriyel Tarım, Endüstriyel Hayvancılık, Türkiye'de Hayvancılık, Hayvanlar Alemi, Hayvansal ve Tarımsal ürünler, hayvan ve Tarım Teknolojisi, Hayvan Hakları, Sokak Hayvanları, Hobi Hayvancılığı, Su ürünleri ,Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık, Vahşi Doğa, Kanatlı Hayvancılık, Evcil Hayvancılık, Hayvancılık ve Tarımda Destek Bizden. Gelenekselleşen Tarım çok değil 70 li yıllara biraz gidebilsek, kırsalda bir çok köyümüzde elektrik dahi yoktu, o dönem ilkel tabir edebileceğimiz sayılı traktör tarla sürmenin dışında çok özelliği olmayan kısıtlı araç gereç, günümüzdeki yoğun ambalaj sistemleri mümkün değil, hayvancılığa dayalı tarım, tarıma dayalı hayvancılık iç içe kırsal yaşamda. diyebilir miyiz geleneksel tarım. İmkansızlıklar bazen daha güzel imkanlar sunar insanlara. Verim arttırmak, artan dünya nüfusu karşısında daha fazla verimi hayal etmek mümkün. Olan oldu. Bu gün doğal her şeyi arar olduk. Ne yapalım köylerdeki elektriklerimi keselim dediğinizi duyar gibiyim. traktörlerimi alalım çiftçiden. Gerek yok. akaryakıt dahil tüm enerji çeşitlerini o kadar hızlı tüketiyoruz ki gerek kalmayacak. Ukrayna - Rusya savaşı sinyalleri vermeye başladı. Az çok bilgisi tecrübesi olanlar, kırsalda arazi imkanı olanlar, büyükşehirlerin işsizliğinden kırsalın az kazancı bereketlidir. Şahsi gıda ihtiyaçlarınızı çoğunlukla bahçeli bir evin bahçesinden dahi karşılayabilirsiniz. bir kaç hayvan bakarak her hangi bir maaşa ihtiyaç bile duymadan yaşamak mevcuttur. kaldı ki kırsal insanı imeceyi de sever. hadi kalkın köye gidelim, istila edelim şehirleştirelim. dediğinizi duydum. bu gün değilse bile aklınızın bir köşesine kaydedin. ayrıca kentlerde yaşayan her birey bir gün doğayı özlediğinin farkına varır. gıda su savaşları kentsel çöküş başlamadan gelecek için küçük küçük te olsa adımlar atalım diyorum. Şimdi gelelim asıl konulara; özellikle tarımsal hayvancılık yada hayvansal Tarım bence tek çıkış yolu budur. Tarım ağırlıklı yada hayvancılık ağırlıklı nasıl dilerseniz öyle olsun. Tarım ve Hayvancılık; kırsaldaki insanımızın başlıca uğraşı ve geçim kaynaklarını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. . Şehir hayatının cazibesiyle gittikçe azalan ve özellikle de genç nüfus göçü nedeniyle özellikle küçük şehir ve kasabalarda yaşayanların bir çoğu yakın köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşarak açığı kapatmaya başladı bile. Bu sebepten büyük şehirler dışında yaşam standardı nın her geçen gün arttığını gözlemleyebilirsiniz. ışığın etrafındaki sinekler gibi Büyükşehirlerin etrafından ayrılamıyoruz. Peki Işık sönünce ne olacak hiç düşünüyor muyuz. Işığın nasıl söneceğini söylememe gerek yok sanırım. hastalıklar, doğal afetlerden bahsetmeden dahi olasılıkları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Konumuz farklı zaten. kısaca günümüz Geleneksel tarım tekniklerinde mahsul verimi için genelde kontrol dışı kimyasal ilaçlar, kimyasal gübreler, doğaya zararlı herbisitler, tarlalarda anız yakılması, bitki geliştirici hormonlar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı tohumlar ve bunlara ilaveten çevre kirliliği doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyerek coğrafyamızı yaşanmaz hale getirmiş ve halen getirmektedir. Bunlar büyük şehirlerin etrafını kırsal alanlar dahil çepe çevre sarmış durumda. çalışmakta, iş bulmakta her geçen gün imkansızlaşıyor. Genetiği bozulmuş tohumlar, kimyasal gübre ve ilaçlar, hayvanlar ise hormon ve antibiyotik benzeri yem katkı maddeler ve kesim hanelerin yakın, yoğun olarak kullanımı, çevreyi kirletmekte, hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıksız ürünler ile beslenen insanlarda başta kanser olmak üzere sağlık sorunları, ekolojik dengeyi korumak, çevrenin gördüğü zararlar karşılığında , Toprak verimliliğini koruyacak üretim teknikleri ekolojik, organik, biyolojik,, bio -dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir tarım yada hayvancılık gibi teknik terimler ile adlandırılarak dünyada çeşitli uygulama ve araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal Hayvancılık yada Hayvansal Tarım çalışmalarının beraber bir bütün halinde yapılması zorunluluğunu getiren her hangi bir yasa yada kanun olmamasına rağmen. belirli bir kural hatta özendirici tanım dahi bulabilirseniz banada söyleyin. Miras dediğimizde maalesef atadan kalan araziler olarak düşünüyoruz. kentsele yakın olması arazinin büyüklüğüne göre inşaat değerleri hesabı yapılıyor. Heyecanlandırıyor tabi ki doğal olarak. doğal olarak diyorum doğamız kent olduğundan kaynaklı. Ben şahsım adına birkaç dönüm tabir edebileceğimiz. tarımsal toprak dededen var. gördüğümde koruluk olmuş yıllardır atıl kalmış zamanında ekilebilen arazi meşelik olmuş. Heyecanlandım her ne olursa olsun ağaç kolay yetişmiyor. ağaçlanmış arazi. Büyük bir heyecan ile tarımsal yada hayvancılık anlayışı ile neler yapabilrim düşüncesi ve araştırmalarına koyuldum. Bir kaç yıl üzerinde çok fazla vakit ayıramamama rağmen yol haritası oluşturmaya başladım devam ediyorum. Doğal koşullar, hava sıcaklık dereceleri, su oranları, tarım ve orman koşulları ve çeşitliliği, yöresel etkiye uyum Arazide bulunan ağaçların ıslahı, hayvancılık üzerinde etkileri üzerinde teorik çalışmalarımı sürdürüyorum. Bitki ve hayvan yetiştirilmesinde inşaat sal değil tarımsal ekonomiye nasıl dönüştürebilirim araştırmalarıma tatbiki olarak başlayacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bitkisel üretimde ise hayvan gübrelerinin organik gübre olarak değerlendirilmesi, hava şartları ve toprağın çeşitliliğinde sağlanan yöresel uyumların önemi üzerinde duruyorum. Gelenekselleşen yeni dünya düzeni teknikleri ise üretimde kullanılan kimyasallar = Tarım İlaçları = hava toprak su besin kirliliği= atmosferi kirlenirken, doğal dengenin bozulması, iklimlerin değişmesi, doğal afetler, = hava, toprak, su kirliliğin yanı sıra , gıdalar üzerinde kalıntı tarım ilaçları, insan vücudunda yağlarda birikerek sağlığımız zarar verdiği gibi anne sütü olarak genetik geleceğe zarar verdiğini bilmeyen yok. Beraberinde getirdiği hastalık. Önce alerjik hastalık çeşitlerini yazmamamıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeplerden tarımsal arazilerin önemini gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız. Bende 60 yıla yakın şehir yaşantımda yaşadıklarım. tecrübelerim. Tarımsal arazi miras kalmış sa tarım da bize miras anlayışı ile bir metre kare tarım alanına ihtiyaç duyacağımız günleri göstermesin yaradan diyorum. Geleceği tarımla inşa etmek, geçmişten kalan gelenek mirasları var. Yörenin önemi, yöresel tarım ve hayvancılık. anlayacağınız geçmiş geleneksellerimizi bir nebze olsun canlandırmak ta bizlere bırakılmış çok büyük bir miras düşüncesindeyim. Geleceğe en büyük sermaye asla yıkılmayacak, dönüşüm istemeyen, döngü nün lokomotifi, ilkel tarım dahi olsa günümüz koşulları ve imkanlarını da kısım kısım kullanarak, Tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım sonuç iç içe geçmiş dengeyi sadeleştirmeden eldeki arazileri yöredeki hayvancılık rengini yaşatabilenler mirasın gerçek koruyucuları olduğu gibi. Geleceğe gerçek mesleği ve erbaplarını bırakma güzelliğini yaşayanlardır. Köyde köyü yaşamak, yaşatmak adına Dedelerimizin ruhu şad olsun. Doğa ile dost olmak, kalan mirası da doğamıza yatırımla değerlendirmek demektir. Yerel çeşitliliği korumak yeniden şekillendirmek gereği üzerinde durmak istiyorum. Yerel tohumlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini geçmişten günümüze gelen gen haritası üzerinde uyum sağlayan nesiller üzerinde özenle çalışmak gerekir. Hayvancılık ve tarım arazilerini birlik beraberlik içinde yerel olarak iç içe belirleyerek. bir bütün olarak kademeli düzen kurmak, hayvancılığın ve tarımın bağlantılarını bölgelerin kendi bünyesinde paylaşımlarla yeterli, verimli sonuçlar elde edilebilir. Toprağın hem de tarımsal ve hayvansal değerlerin erozyonunu bir an evvel durdurmak, işlenen toprak üzerinde kurulmuş genetik dengeler ile mevcuttur bitki ve böcek, diğer hayvan rengi çeşitliği aslında dengenin ta kendisidir. Çevre kirliliğine sebep olan bir çok faktörün doğal döngü keşfini yeniden araştırıp sabırla uygulayabilmek anlamına gelir. Çevre su miktar ve kalitesi, kullanım alanları mümkün olduğunca doğal yollarla değerlendirilebilmelidir. Orman halini almış tarım arazilerinin ağaçlandırma ıslahı çalışmalarının yanı sıra seyreltilin alanlara uygun maki çalı bitkileri ile donatılması sağlanmalıdır. Arıcılık, ipek böceği vb. hayvancılığın yanı sıra küçük ve büyükbaş ve kanatlı hayvancılık doğaya yayılımını sağlamak mümkün görünmektedir. Kırsal kesimde; sürekli dönüşümlü yenilenebilir tabir edilen enerji ve üretime destek ürünlerin açığa çıkmasını sağladığımız taktirde. Yem, Gübre, İlaçlama gibi bir çok sorunun doğal olarak çözülebilir olduğu ilkel tarımda dahi kanıtlanmış durumdadır. Kaynakların, odun, su ve suyun gücü, Güneş enerjisi, tezek ve benzeri enerji kaynaklarının kullanım imkanını arttıracağı gibi, özellikle verimli küçük arazilerin işlenmesinde Akaryakıt, Elektrik tüketimi yerine insan ve insanların yönetiminde hayvan gücünden faydalanırken, amaç dahilinde yetiştirdiğimiz hayvanların et, süt, deri vb. teknolojik verimliği ek kazanç faydaları mevcuttur. Teknolojik alet edevatın hayvansal destek gücü günümüzde çok büyük gelişmeler kaydettiğinin ve iş gücüne büyük katkılar sağlayabileceğini de unutmamalıyız. Çevreyi kirleten faktörlerin, plastik ambalaj, poşet, metal ve cam atıklarının üretim, tüketim, dönüşüm aşamasında harcanan her türlü enerji ve iş gücünün de bütünüyle enerji kaybı olduğunu maliyetlere gider anlamında yüklediği yük küçümsenecek nitelikte değildir. Diyorum ki şehirlerde önüne geçemediğimiz çevre kirliliği, çevresel atıklar ve dönüşüm çabaları kırsal alanlarda yapacağımız hem ekonomik ve hem de temiz doğa anlayışı enerji ve iş gücü tasarruf unun artışı masraflar da kısa zaman içerisinde minimum seviyelere çekilmiş olur. Küçük çiftçinin kendi kendine yetebildiğini, büyük şehirlerde yaşayanlara oranla daha refah içinde olabildiğini daha fazla, daha fazla anlayışı yerine eldeki imkanları gerektiği kadar, gerektiği gibi değerlendirebilen asla şikayet etmeyen güzel insanlarında olduğunu unutmayalım. . HAYVANCILIK Yoğun yetiştiricilik uygulamaları hayvanlarda başta sağlık sorunlarının artmasına sebep olduğu gibi, sıkışık barınma başta stres olmak üzere sık sık ve çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğini sağır sultan duymuştur. Hayvanların bağışıklık sistemlerinin çökmesi, hayvan beslemelerinde et süt verimliliği arttırıyor derken Hayvancılık doğasına ters bir çok yöntem, hormon, antibiyotik uygulamaları, ve benzeri yem katkı ve tarımsal ilaçların bulunduğu yem kullanımı hayvanlar üzerinde bıraktığı kalıntı ,Tarımsal ürünlerden insanlara zarar verdiği gibi, Hayvansal ürünlerin tüketiminde de hastalıkları arttırmaya devam ettiğinin kanıtı "deli dana hastalığı" bariz örneklerden biridir. Hayvan gübresi çevre kirliliği sebepleri arasında yerini almış durumdadır. Kaldı ki yoğun yetiştiricilikte hayvanların doğal haklarını kısıtlarken, çevreye ve bütçeye . Hazır yem, gübre fazlalığı, havalandırma, ızgara, sağlık ve temizlik problemleri ,zincir giderleri oluşmaktadır. Bozulan doğal döngü, endüstriyel maliyet artışları zarara kadar sürüklemektedir. Hayvan doğası demek refahı demek değil midir. Doğal yemlenme doğada olmalıdır. Hayvan Yetiştiriciliğinin temeli; Belirli kapalı dönemler ve her dönem kapalı zamanlar vardır. Meralı alanlarda hayvancılığın önemini kavramak, 7/24 kapalı üretimden kurtarmak tarımsal hayvancılıktır. Çobanlı, meralarda otlaklarda hayvancılık. Çevreye etkileri, sürdürülebilir döngünün sağlanması, hayvan hastalıkların önüne geçilmesi, yem ve barınma maliyetlerinde düşüş sağlayacaktır. Hayvansal tarım olmazsa, olmazlar arsına girmelidir. Yoğun üretim giderlerini arazi genişletmeye yönlendirerek yatırım imkanı da sağlanmış olacaktır. örneğin 5 yıllık kalkınma planı, 10 yıl içinde tamamlanmış olacak diyelim. 10 yıl sonra tesislerin güncellenmesi mecburiyeti varken, arazilerin yatırımı katlaması ile kar zarar açığa çıkmış olacak. YÜksek kaliteli tarım, hayvancılık ürünleri üretebilmek, Kırsal alanlarda daha az maliyetli, kolay ve sağlıklıdır. Büyükşehirlerde ve etrafında yoğunlaşmalar sonucu oluşan talep her gün farklı teknolojik sistemlerin denenip araştırma - geliştirme çalışmaları ve çabaları tarımsal hayvancılığın değerini ortaya koymaktadır. Doğa dengesini kendi belirleyebilir. Toplumun kar - zarar anlayışı ancak yoğunlaşmayı getirir. Kalabalıkları yönetmek zordur. Geleneksel, teknolojik, Ekolojik, bio tarım yada ilkel tarım adı ne olursa olsun, tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım çalışmaları hayvancılıkta kesin ve doğal ve doğanın başarısıdır. Arıcılık bizim değil hayvancılık alanında doğanın birinci önceliği konumundadır. Bal arıları, ve yaban arıları döngüsü, sıcaklık, doğal yaşam alanlarının kaybı, düşük yada yüksek iklim değişiklikleri, yetiştirilen bitkilerin özellikleri, erozyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, beslenme, çevre faktörleri, elektrik, elektronik, elektromanyetik faktörler, hava kirliliği, gürültü kentsel yapılaşmanın getirdiği yoğunlaşma arıları etkilemektedir. Zirai alanların doğal sürdürülebilir tarımsal hayvancılık ile elde edilecek olan ürünler günümüz büyükşehirlerin dibinde endüstriyel tarımla elde edilecek ürünlere göre daha sağlıklı ve gelir getirici olacaktır. Kırsal alanlarımızın arıcılığa uygun olması arıcılık ürünlerinin hayvancılıktaki payını daha verimli hale getirebileceği kuşkusuzdur. "Arıcılığın Gelişmesi" gerçek önemini de açığa çıkartmaktadır. Arılar tozlaşma yoluyla doğal tarım ve ürünlerinde verim ve kalitesinin dengesi demektir. Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis Üretimi, Kara kovan ve günümüz arıcılığı genel anlamda tarım ve hayvancılığın baş rol oyuncusu ve en bereketlisidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım ve hayvancılık medeniyetin ta kendisidir. Tarımsal hayvancılık ise olmaz ise olmazlardandır. Büyükşehirler ve etrafında kümelenen hayvancılık ve tarım çalışmalarının yayılımı sağlanmalıdır. Kentsel yaşam evcil hayvanlardan bir kısım kanatlı kuş familyası, akvaryum balık ve çeşitleri, Kedi Köpek benzeri nitelikte kentsel yaşama daha uygun yetiştiricilikten çok sadece hobi sel hayvan bakımı faaliyetlerinin devamı niteliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Tarımsal faaliyetler "Hobi Bahçeleri" niteliğinde çok öteye gidemez. Büyükşehirler de Büyükbaş, Küçükbaş, ve kanatlı hayvan yetiştiriciliği mahalleler statüsünde getirilen yasaklar ve tarım alanları yetersizliğinden dolayı verim sağlanamamaktadır. Yoğun yetiştiricilik çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. Hazır yem kullanımı maliyet artışları ekonomiyi de daraltmaktadır. Her geçen gün küçük şehirler ve kasaba yaşayanları, yakın kırsal ve köylerde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerini günlük rutinleri ile birlikte sürdürebilmektedir. Işığın etrafında dönüp duran sinekler misali, Büyük şehirlerin etrafına sıkışan Yok denecek kadar az tarımsal faaliyetler, topraksız yoğun hayvancılık Gelenekselleşen, teknolojik Hayvancılık Üretim modelleri yetersizliğini sürdürmeye devam edecektir.