Kazlar Hakkında Neler Biliyoruz...

Kazlar halen yaban hayatı olarak yeryüzünde hayatlarını sürdürmeye çalışabilmelerinin sırrı. Kaz türleri, beslenmesi, üremeleri ve Tokat kaz Kuş Cenneti hakkında bilinmesi gerekenler.

 

Yaban Kazları

Kuş türleri arasında yer alan bir hayvan türüdür. Diğer kuşların aksine balıkçıl olarak da bilinmektedir. Bitkilerin yerine genellikle küçük balıklar ile beslenirler. 1930’da Atlantik kıyısı boyunca deniz bitkilerinin ani bir yok oluşu bu tür üzerinde ciddi bir etki yaratmış olabilir. Kazlar diğer gıda kaynaklarına uyum sağlayabildiğinden ve deniz bitkilerinin bu alanlarda kısmen toparlandığından, türlerin sayısı üzerinde uzun vadeli olumsuz bir etki görülmemiştir. Başka bir kaz türü, kuzeyde karabaşlı mersin gibi yuvalar ve şimdiye kadar çok az göç yapmıştır. Bu küçük kazlar yaz aylarında ve kışın kıyı bölgelerinin karakteristiğidir.

kaz

Çoğu kuş gözlemcisi, Kuzey Amerika’nın iki kıyısı boyunca kışlama sürülerini gözlemlediklerinden onları tanır. Yaz ve kış habitatları arasında seyahat ettikleri zaman, büyük toprak veya açık denizden geçerken birkaç yüz metrelik rakımda uçabilirler. Genellikle uzun mesafelere göç eder ve sürülerde seyahat ederler. Kanada Merkez Kutup Bölgesi’nin kuşları Hudson Körfezi’nin doğu tarafına doğru hareket ediyor; daha sonra kıtada, James Körfezi’nin güneyinden Amerika Birleşik Devletleri’nin Atlantik kıyısının orta kısmına kadar kesintisiz uçuyorlar. Alaska’da, çok sayıda kaz Izembek bölgesinde toplanır ve daha sonra neredeyse aynı anda su üzerinde uzun bir uçuş yapmak için Pasifik kıyısındaki kışlık bölgelere gitmektedir. Göç eden sürülerde yüksek irtifada uçabilir. Kış kuşları ilkbaharda çoğu kazdan daha uzun süre kalabilirler, çünkü Kuzey Kutup Bölgesi’nin kıyı ıslah alanları yaza kadar yuva yapmak için uygun değildir. Kazların Latince’deki adı Anserini’dir.

 

Alopochen aegyptiacus (Mısır yaban kazı, Nil kazı) - agaclar.net

Özellikleri

Çift bağ genellikle kışlık bölgelerde oluşur. Çoğu zaman, türler serbest kolonilerde çoğalırlar. Yuva: tundra göletlerindeki küçük adalarda, genellikle kıyıdan yaklaşık 1 ila 8 km uzaklıkta, düşük çim düzlüklerinde hafif yüksekliklerde bulunur. Çoğu zaman, yuva fırtınaların gelgiti tarafından yok edilebilir. Yuva, çok miktarda aşağıya dizilmiş, çimen ve diğer malzemelerin sığ bir konteyneridir.

 

Rüyada Kaz Görmek Ne Anlama Gelir? Haberleri - Son Dakika Rüyada Kaz Görmek  Ne Anlama Gelir? Gelişmeleri

Kaz türleri arasında Kanada Kazı, Çin Kazı, Linda Kazı, Landes Kazı, Mast Kazı, Mamut Kazı, Toulouse Kazı, Mısır Kazı, Afrika Kazı, Roman Kazı, Germen Kazı, Amerikan Buff Kazı, Sebastopol Kazı, Emden Kazı bulunmaktadır. Birbirleri arasında belirgin farklar olup, kilo ve boyları arasında da farklılıklar bulunmaktadır.

Kazların beslenme 

Kazlar diğer kuş türlerine göre biraz daha farklıdır. Göç ve kış aylarında su bitkileri besler. Kullanılabilir olduğu sürece deniz bitkilerini tercih eder. Ayrıca denizlerdeki küçük balıkları, yeşil alg ve diğer bitkileri tüketir. Üreme bölgelerinde otları, su kulaklarını ve diğer bitkileri yerler. Ayrıca, bazı küçük böcekler, yumuşakçalar, solucanlar ile beslenirler.

Kazlarda üreme

 çiftleşme sonbahar döneminde olur. Kazlar tek eşlidir ve ölene kadar aynı eşiyle sürekli çiftleşir. Yuvadan çıktıktan 1 ya da 2 gün sonra yuvadan ayrılırlar, her iki ebeveyn de onlara bakıp kendi yiyeceklerini bulabilmeleri için onları beslenme alanlarına götürür. Arktik dağ silsilesindeki uzun saatler ışığında, her an yavruları besler ve yavrular hızla gelişir. 40-50 günde tüylenme süreci başlar. Tüylerin rengi sütlü beyaz ve soluk zeytin yeşili arasında, yuva tarafından lekelenmiş olarak nitelendirilir. 22 ila 26 gün süren inkübasyon sürecine sadece dişi kaz bulunur. Kazların tek eşli olduklarını biliyormusunuz? Dişi ve erkek, hayatlarının sonuna kadar aynı eşe sahip olur. Çoğu kaz eşinin ölümünden sonra çok uzun yaşamaz ve kendisini açlığa terk eder.

Kaz ömrü

 Kazların ömrü ortalama 4 ila 6 yıldır. Kaz sürülerinin büyük bir bölümü göç esnasında meydana gelen fırtınalar ya da benzer doğa olayları ile telef olur.

Kaz Gölü Kuş Cenneti (Yaban Hayatı Geliştirme Sahası) - Tokat

Ülkemizde Kaz dendiğinde akla ilk gelen Kaz Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nın toplam koruma alanı geldiğini bir çoğumuz biliriz. 1170 hektar olan göl alanı 73 hektar kuru, 201 hektar sulu olmak üzere toplam 274 hektardır. Rakımı ise yaklaşık 535 metredir. Tokat il merkezine uzaklığı 39 kilometre, Turhal İlçesi'ne 19 kilometre, Pazar İlçesi'ne 11 kilometre, Zile ilçesine 23 kilometredir. Kaz Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası, yeniden değerlendirilerek 4915 sayılı kara avcılığı kanununun 4. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 13.09.2006 tarih ve 2006/10966 sayılı kararı ile Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak kararlaştırılmış, 05.10.2006 tarih ve 26310 sayılı Resmi Gazetede ilan edilmiştir.

Kaz Gölü, göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunmasından dolayı kuş türlerine konaklama imkanı sağlamaktadır. Kuluçka dönemlerini Kaz Gölü'nde geçiren göçmen kuşların geçişleri mart ayı içinde başlar mayıs ayı başlarına kadar devam eder. Erken gelmiş kuşlar nisan sonu mayıs ayının ortalarında doğru ilk yavrularını çıkarırlar. Haziran ayının sonlarına doğru yavrular palazlanıp uçmaya hazır hale gelir. Temmuz ayı başlarında da ilk göçler başlar ve devam eder. Kışı gölde geçiren göçmen kuşlar eylül-ekim aylarında gelirler ilkbahar ile birlikte havaların ısınmaya başlamasıyla kuzeye göç ederler.

Kaz Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sucul eko sisteme sahip olmakla beraber yerli ve göçmen kuşların yuvalanma, kuluçkalanma alanıdır. Sucul eko sistem alanı içerisinde mevcut popülasyonda yaşamını sürdüren 108 çeşit kuş türü olmasına rağmen yıl içerisinde aylar itibariyle tür sayısında değişmeler söz konusudur. Bu kuşlardan bazıları, Saksağan, Kara Leylek, Ak Leylek, Angıt, Alaca Balıkçıl, Gri Balıkçıl, Ak Kuyruksallayan Büyük Beyaz Balıkçıl, Sutavuğu, Sakarmeke, Elmabaş, Kamışçın, Batağan, Sazbülbülü, Karatavuk, Ördek türleri, Kaz türleri, Çulluk, Serçe, Sığırcık, Kızılgerdan, Sögütçerçi, Karakızılkuyruk, Kızkuşu, Çıkrıkçın, Çıvgın, Çayır incirkuşu gibi türlerdir. 2009 yılında yapılan envanter sonucu 73 adet kuş türünün olduğu tespit edilmiştir.

Turhal ve Pazar ilçe sınırları dahilinde bulunan Kaz Gölü sulak alanlar statüsüyle anılmakta olup, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olmasıyla büyük önem taşımaktadır. Göl çevresinde herhangi bir sanayi kuruluşu mevcut olmadığından göl ve çevresinde sanayiden kaynaklanan kirlenme söz konusu değildir.

Yorumlar

Yorum Yaz

Değerlendirme yapınız 1-5 arası!

Bizden haberdar olmak ister misiniz?


Copyright, Her hakkı saklıdır. hayvancılık.com 2020

Iyzico
ÖNCELİĞİMİZ ARILAR VE DOSTLARI Arılar ve Arıcılık hakkında genel bilgi beceri ve tecrübe Paylaşım zemini Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis, Üretimi, Kara kovan ve Modern Arıcılık sistemleri hakkında Tüm Çalışmaların birinci öncelikli destekçisi Hayvancılık ve Tarım Bilgi paylaşım rehberlik Çalışmalarının destekçisi olabilmek için hayvacılık.com internet paylaşım zeminidir. Doğal Hayvancılık, İyi İş Fikirleri, Yeni İş Fikirleri, Doğal Hayat, Endüstriyel Tarım, Endüstriyel Hayvancılık, Türkiye'de Hayvancılık, Hayvanlar Alemi, Hayvansal ve Tarımsal ürünler, hayvan ve Tarım Teknolojisi, Hayvan Hakları, Sokak Hayvanları, Hobi Hayvancılığı, Su ürünleri ,Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık, Vahşi Doğa, Kanatlı Hayvancılık, Evcil Hayvancılık, Hayvancılık ve Tarımda Destek Bizden. Gelenekselleşen Tarım çok değil 70 li yıllara biraz gidebilsek, kırsalda bir çok köyümüzde elektrik dahi yoktu, o dönem ilkel tabir edebileceğimiz sayılı traktör tarla sürmenin dışında çok özelliği olmayan kısıtlı araç gereç, günümüzdeki yoğun ambalaj sistemleri mümkün değil, hayvancılığa dayalı tarım, tarıma dayalı hayvancılık iç içe kırsal yaşamda. diyebilir miyiz geleneksel tarım. İmkansızlıklar bazen daha güzel imkanlar sunar insanlara. Verim arttırmak, artan dünya nüfusu karşısında daha fazla verimi hayal etmek mümkün. Olan oldu. Bu gün doğal her şeyi arar olduk. Ne yapalım köylerdeki elektriklerimi keselim dediğinizi duyar gibiyim. traktörlerimi alalım çiftçiden. Gerek yok. akaryakıt dahil tüm enerji çeşitlerini o kadar hızlı tüketiyoruz ki gerek kalmayacak. Ukrayna - Rusya savaşı sinyalleri vermeye başladı. Az çok bilgisi tecrübesi olanlar, kırsalda arazi imkanı olanlar, büyükşehirlerin işsizliğinden kırsalın az kazancı bereketlidir. Şahsi gıda ihtiyaçlarınızı çoğunlukla bahçeli bir evin bahçesinden dahi karşılayabilirsiniz. bir kaç hayvan bakarak her hangi bir maaşa ihtiyaç bile duymadan yaşamak mevcuttur. kaldı ki kırsal insanı imeceyi de sever. hadi kalkın köye gidelim, istila edelim şehirleştirelim. dediğinizi duydum. bu gün değilse bile aklınızın bir köşesine kaydedin. ayrıca kentlerde yaşayan her birey bir gün doğayı özlediğinin farkına varır. gıda su savaşları kentsel çöküş başlamadan gelecek için küçük küçük te olsa adımlar atalım diyorum. Şimdi gelelim asıl konulara; özellikle tarımsal hayvancılık yada hayvansal Tarım bence tek çıkış yolu budur. Tarım ağırlıklı yada hayvancılık ağırlıklı nasıl dilerseniz öyle olsun. Tarım ve Hayvancılık; kırsaldaki insanımızın başlıca uğraşı ve geçim kaynaklarını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. . Şehir hayatının cazibesiyle gittikçe azalan ve özellikle de genç nüfus göçü nedeniyle özellikle küçük şehir ve kasabalarda yaşayanların bir çoğu yakın köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşarak açığı kapatmaya başladı bile. Bu sebepten büyük şehirler dışında yaşam standardı nın her geçen gün arttığını gözlemleyebilirsiniz. ışığın etrafındaki sinekler gibi Büyükşehirlerin etrafından ayrılamıyoruz. Peki Işık sönünce ne olacak hiç düşünüyor muyuz. Işığın nasıl söneceğini söylememe gerek yok sanırım. hastalıklar, doğal afetlerden bahsetmeden dahi olasılıkları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Konumuz farklı zaten. kısaca günümüz Geleneksel tarım tekniklerinde mahsul verimi için genelde kontrol dışı kimyasal ilaçlar, kimyasal gübreler, doğaya zararlı herbisitler, tarlalarda anız yakılması, bitki geliştirici hormonlar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı tohumlar ve bunlara ilaveten çevre kirliliği doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyerek coğrafyamızı yaşanmaz hale getirmiş ve halen getirmektedir. Bunlar büyük şehirlerin etrafını kırsal alanlar dahil çepe çevre sarmış durumda. çalışmakta, iş bulmakta her geçen gün imkansızlaşıyor. Genetiği bozulmuş tohumlar, kimyasal gübre ve ilaçlar, hayvanlar ise hormon ve antibiyotik benzeri yem katkı maddeler ve kesim hanelerin yakın, yoğun olarak kullanımı, çevreyi kirletmekte, hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıksız ürünler ile beslenen insanlarda başta kanser olmak üzere sağlık sorunları, ekolojik dengeyi korumak, çevrenin gördüğü zararlar karşılığında , Toprak verimliliğini koruyacak üretim teknikleri ekolojik, organik, biyolojik,, bio -dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir tarım yada hayvancılık gibi teknik terimler ile adlandırılarak dünyada çeşitli uygulama ve araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal Hayvancılık yada Hayvansal Tarım çalışmalarının beraber bir bütün halinde yapılması zorunluluğunu getiren her hangi bir yasa yada kanun olmamasına rağmen. belirli bir kural hatta özendirici tanım dahi bulabilirseniz banada söyleyin. Miras dediğimizde maalesef atadan kalan araziler olarak düşünüyoruz. kentsele yakın olması arazinin büyüklüğüne göre inşaat değerleri hesabı yapılıyor. Heyecanlandırıyor tabi ki doğal olarak. doğal olarak diyorum doğamız kent olduğundan kaynaklı. Ben şahsım adına birkaç dönüm tabir edebileceğimiz. tarımsal toprak dededen var. gördüğümde koruluk olmuş yıllardır atıl kalmış zamanında ekilebilen arazi meşelik olmuş. Heyecanlandım her ne olursa olsun ağaç kolay yetişmiyor. ağaçlanmış arazi. Büyük bir heyecan ile tarımsal yada hayvancılık anlayışı ile neler yapabilrim düşüncesi ve araştırmalarına koyuldum. Bir kaç yıl üzerinde çok fazla vakit ayıramamama rağmen yol haritası oluşturmaya başladım devam ediyorum. Doğal koşullar, hava sıcaklık dereceleri, su oranları, tarım ve orman koşulları ve çeşitliliği, yöresel etkiye uyum Arazide bulunan ağaçların ıslahı, hayvancılık üzerinde etkileri üzerinde teorik çalışmalarımı sürdürüyorum. Bitki ve hayvan yetiştirilmesinde inşaat sal değil tarımsal ekonomiye nasıl dönüştürebilirim araştırmalarıma tatbiki olarak başlayacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bitkisel üretimde ise hayvan gübrelerinin organik gübre olarak değerlendirilmesi, hava şartları ve toprağın çeşitliliğinde sağlanan yöresel uyumların önemi üzerinde duruyorum. Gelenekselleşen yeni dünya düzeni teknikleri ise üretimde kullanılan kimyasallar = Tarım İlaçları = hava toprak su besin kirliliği= atmosferi kirlenirken, doğal dengenin bozulması, iklimlerin değişmesi, doğal afetler, = hava, toprak, su kirliliğin yanı sıra , gıdalar üzerinde kalıntı tarım ilaçları, insan vücudunda yağlarda birikerek sağlığımız zarar verdiği gibi anne sütü olarak genetik geleceğe zarar verdiğini bilmeyen yok. Beraberinde getirdiği hastalık. Önce alerjik hastalık çeşitlerini yazmamamıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeplerden tarımsal arazilerin önemini gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız. Bende 60 yıla yakın şehir yaşantımda yaşadıklarım. tecrübelerim. Tarımsal arazi miras kalmış sa tarım da bize miras anlayışı ile bir metre kare tarım alanına ihtiyaç duyacağımız günleri göstermesin yaradan diyorum. Geleceği tarımla inşa etmek, geçmişten kalan gelenek mirasları var. Yörenin önemi, yöresel tarım ve hayvancılık. anlayacağınız geçmiş geleneksellerimizi bir nebze olsun canlandırmak ta bizlere bırakılmış çok büyük bir miras düşüncesindeyim. Geleceğe en büyük sermaye asla yıkılmayacak, dönüşüm istemeyen, döngü nün lokomotifi, ilkel tarım dahi olsa günümüz koşulları ve imkanlarını da kısım kısım kullanarak, Tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım sonuç iç içe geçmiş dengeyi sadeleştirmeden eldeki arazileri yöredeki hayvancılık rengini yaşatabilenler mirasın gerçek koruyucuları olduğu gibi. Geleceğe gerçek mesleği ve erbaplarını bırakma güzelliğini yaşayanlardır. Köyde köyü yaşamak, yaşatmak adına Dedelerimizin ruhu şad olsun. Doğa ile dost olmak, kalan mirası da doğamıza yatırımla değerlendirmek demektir. Yerel çeşitliliği korumak yeniden şekillendirmek gereği üzerinde durmak istiyorum. Yerel tohumlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini geçmişten günümüze gelen gen haritası üzerinde uyum sağlayan nesiller üzerinde özenle çalışmak gerekir. Hayvancılık ve tarım arazilerini birlik beraberlik içinde yerel olarak iç içe belirleyerek. bir bütün olarak kademeli düzen kurmak, hayvancılığın ve tarımın bağlantılarını bölgelerin kendi bünyesinde paylaşımlarla yeterli, verimli sonuçlar elde edilebilir. Toprağın hem de tarımsal ve hayvansal değerlerin erozyonunu bir an evvel durdurmak, işlenen toprak üzerinde kurulmuş genetik dengeler ile mevcuttur bitki ve böcek, diğer hayvan rengi çeşitliği aslında dengenin ta kendisidir. Çevre kirliliğine sebep olan bir çok faktörün doğal döngü keşfini yeniden araştırıp sabırla uygulayabilmek anlamına gelir. Çevre su miktar ve kalitesi, kullanım alanları mümkün olduğunca doğal yollarla değerlendirilebilmelidir. Orman halini almış tarım arazilerinin ağaçlandırma ıslahı çalışmalarının yanı sıra seyreltilin alanlara uygun maki çalı bitkileri ile donatılması sağlanmalıdır. Arıcılık, ipek böceği vb. hayvancılığın yanı sıra küçük ve büyükbaş ve kanatlı hayvancılık doğaya yayılımını sağlamak mümkün görünmektedir. Kırsal kesimde; sürekli dönüşümlü yenilenebilir tabir edilen enerji ve üretime destek ürünlerin açığa çıkmasını sağladığımız taktirde. Yem, Gübre, İlaçlama gibi bir çok sorunun doğal olarak çözülebilir olduğu ilkel tarımda dahi kanıtlanmış durumdadır. Kaynakların, odun, su ve suyun gücü, Güneş enerjisi, tezek ve benzeri enerji kaynaklarının kullanım imkanını arttıracağı gibi, özellikle verimli küçük arazilerin işlenmesinde Akaryakıt, Elektrik tüketimi yerine insan ve insanların yönetiminde hayvan gücünden faydalanırken, amaç dahilinde yetiştirdiğimiz hayvanların et, süt, deri vb. teknolojik verimliği ek kazanç faydaları mevcuttur. Teknolojik alet edevatın hayvansal destek gücü günümüzde çok büyük gelişmeler kaydettiğinin ve iş gücüne büyük katkılar sağlayabileceğini de unutmamalıyız. Çevreyi kirleten faktörlerin, plastik ambalaj, poşet, metal ve cam atıklarının üretim, tüketim, dönüşüm aşamasında harcanan her türlü enerji ve iş gücünün de bütünüyle enerji kaybı olduğunu maliyetlere gider anlamında yüklediği yük küçümsenecek nitelikte değildir. Diyorum ki şehirlerde önüne geçemediğimiz çevre kirliliği, çevresel atıklar ve dönüşüm çabaları kırsal alanlarda yapacağımız hem ekonomik ve hem de temiz doğa anlayışı enerji ve iş gücü tasarruf unun artışı masraflar da kısa zaman içerisinde minimum seviyelere çekilmiş olur. Küçük çiftçinin kendi kendine yetebildiğini, büyük şehirlerde yaşayanlara oranla daha refah içinde olabildiğini daha fazla, daha fazla anlayışı yerine eldeki imkanları gerektiği kadar, gerektiği gibi değerlendirebilen asla şikayet etmeyen güzel insanlarında olduğunu unutmayalım. . HAYVANCILIK Yoğun yetiştiricilik uygulamaları hayvanlarda başta sağlık sorunlarının artmasına sebep olduğu gibi, sıkışık barınma başta stres olmak üzere sık sık ve çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğini sağır sultan duymuştur. Hayvanların bağışıklık sistemlerinin çökmesi, hayvan beslemelerinde et süt verimliliği arttırıyor derken Hayvancılık doğasına ters bir çok yöntem, hormon, antibiyotik uygulamaları, ve benzeri yem katkı ve tarımsal ilaçların bulunduğu yem kullanımı hayvanlar üzerinde bıraktığı kalıntı ,Tarımsal ürünlerden insanlara zarar verdiği gibi, Hayvansal ürünlerin tüketiminde de hastalıkları arttırmaya devam ettiğinin kanıtı "deli dana hastalığı" bariz örneklerden biridir. Hayvan gübresi çevre kirliliği sebepleri arasında yerini almış durumdadır. Kaldı ki yoğun yetiştiricilikte hayvanların doğal haklarını kısıtlarken, çevreye ve bütçeye . Hazır yem, gübre fazlalığı, havalandırma, ızgara, sağlık ve temizlik problemleri ,zincir giderleri oluşmaktadır. Bozulan doğal döngü, endüstriyel maliyet artışları zarara kadar sürüklemektedir. Hayvan doğası demek refahı demek değil midir. Doğal yemlenme doğada olmalıdır. Hayvan Yetiştiriciliğinin temeli; Belirli kapalı dönemler ve her dönem kapalı zamanlar vardır. Meralı alanlarda hayvancılığın önemini kavramak, 7/24 kapalı üretimden kurtarmak tarımsal hayvancılıktır. Çobanlı, meralarda otlaklarda hayvancılık. Çevreye etkileri, sürdürülebilir döngünün sağlanması, hayvan hastalıkların önüne geçilmesi, yem ve barınma maliyetlerinde düşüş sağlayacaktır. Hayvansal tarım olmazsa, olmazlar arsına girmelidir. Yoğun üretim giderlerini arazi genişletmeye yönlendirerek yatırım imkanı da sağlanmış olacaktır. örneğin 5 yıllık kalkınma planı, 10 yıl içinde tamamlanmış olacak diyelim. 10 yıl sonra tesislerin güncellenmesi mecburiyeti varken, arazilerin yatırımı katlaması ile kar zarar açığa çıkmış olacak. YÜksek kaliteli tarım, hayvancılık ürünleri üretebilmek, Kırsal alanlarda daha az maliyetli, kolay ve sağlıklıdır. Büyükşehirlerde ve etrafında yoğunlaşmalar sonucu oluşan talep her gün farklı teknolojik sistemlerin denenip araştırma - geliştirme çalışmaları ve çabaları tarımsal hayvancılığın değerini ortaya koymaktadır. Doğa dengesini kendi belirleyebilir. Toplumun kar - zarar anlayışı ancak yoğunlaşmayı getirir. Kalabalıkları yönetmek zordur. Geleneksel, teknolojik, Ekolojik, bio tarım yada ilkel tarım adı ne olursa olsun, tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım çalışmaları hayvancılıkta kesin ve doğal ve doğanın başarısıdır. Arıcılık bizim değil hayvancılık alanında doğanın birinci önceliği konumundadır. Bal arıları, ve yaban arıları döngüsü, sıcaklık, doğal yaşam alanlarının kaybı, düşük yada yüksek iklim değişiklikleri, yetiştirilen bitkilerin özellikleri, erozyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, beslenme, çevre faktörleri, elektrik, elektronik, elektromanyetik faktörler, hava kirliliği, gürültü kentsel yapılaşmanın getirdiği yoğunlaşma arıları etkilemektedir. Zirai alanların doğal sürdürülebilir tarımsal hayvancılık ile elde edilecek olan ürünler günümüz büyükşehirlerin dibinde endüstriyel tarımla elde edilecek ürünlere göre daha sağlıklı ve gelir getirici olacaktır. Kırsal alanlarımızın arıcılığa uygun olması arıcılık ürünlerinin hayvancılıktaki payını daha verimli hale getirebileceği kuşkusuzdur. "Arıcılığın Gelişmesi" gerçek önemini de açığa çıkartmaktadır. Arılar tozlaşma yoluyla doğal tarım ve ürünlerinde verim ve kalitesinin dengesi demektir. Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis Üretimi, Kara kovan ve günümüz arıcılığı genel anlamda tarım ve hayvancılığın baş rol oyuncusu ve en bereketlisidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım ve hayvancılık medeniyetin ta kendisidir. Tarımsal hayvancılık ise olmaz ise olmazlardandır. Büyükşehirler ve etrafında kümelenen hayvancılık ve tarım çalışmalarının yayılımı sağlanmalıdır. Kentsel yaşam evcil hayvanlardan bir kısım kanatlı kuş familyası, akvaryum balık ve çeşitleri, Kedi Köpek benzeri nitelikte kentsel yaşama daha uygun yetiştiricilikten çok sadece hobi sel hayvan bakımı faaliyetlerinin devamı niteliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Tarımsal faaliyetler "Hobi Bahçeleri" niteliğinde çok öteye gidemez. Büyükşehirler de Büyükbaş, Küçükbaş, ve kanatlı hayvan yetiştiriciliği mahalleler statüsünde getirilen yasaklar ve tarım alanları yetersizliğinden dolayı verim sağlanamamaktadır. Yoğun yetiştiricilik çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. Hazır yem kullanımı maliyet artışları ekonomiyi de daraltmaktadır. Her geçen gün küçük şehirler ve kasaba yaşayanları, yakın kırsal ve köylerde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerini günlük rutinleri ile birlikte sürdürebilmektedir. Işığın etrafında dönüp duran sinekler misali, Büyük şehirlerin etrafına sıkışan Yok denecek kadar az tarımsal faaliyetler, topraksız yoğun hayvancılık Gelenekselleşen, teknolojik Hayvancılık Üretim modelleri yetersizliğini sürdürmeye devam edecektir.