Keçi Düşük Maliyetli Küçükbaş Hayvancılık.

Bulunduğu bölgeye çabuk uyum sağlayabilen, yetiştirmesi en zahmetsiz diyebileceğimiz. Yatırım maliyetinin düşüklüğü, sütünün tüketicilerce ve dondurma yapımında tercih edilmesi, makilik ve kayalık alanlardan daha iyi yararlanması, keçileri diğer çiftlik hayvanlarından ayırmaktadır.

KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

Ülkemizde farklı bölgelere uyum sağlamış çoğunluğu kıl keçisi olmak üzere yerli keçi ırklarımız bulunmaktadır.

Bazı davranışları koyun davranışlarına benzerlik göstermekle beraber keçiler, özgürlüğüne düşkün hayvanlar olduğu için rahat bırakılmayı ve sessiz bir şekilde idare edilmeyi isterler.

Keçiler, deri altı yağ dokusunun ve bedeni örten kıl örtüsünün zayıf olması nedeniyle soğuğa ve yağışa karşı koyunlara göre daha hassastırlar. Ancak Ankara Keçilerinde tiftik soğuğa ve yağışa karşı koruyucudur. Kırkımdan sonra soğuğa ve rüzgarla birlikte yağışa karşı duyarlılık artmaktadır.

Keçilerde sürü oluşturabilme kabiliyeti koyun ve sığıra göre daha zayıf olduğu için merada daha geniş bir alanda otlama eğilimindedir. Keçinin günlük aktivitelerinin yaklaşık 1/3’ünü besin alımı oluşturur. Keçi koyundan daha hızlı yem almasına karşın, çok fazla hareketli ve seçici olması nedeniyle koyundan daha uzun süre otlamaktadır. Keçiler merada günde 14-15 km yol yürüyebildiklerinden, çok fazla bitki çeşidiyle karşılaşabilirler.

Keçi Yetiştiriciliği Kursu MEB Onaylı

 

Keçiler ortalama bir sığırın 1/12 kadar canlı ağırlıkta olduğu için ülkemiz çayır-mera alanlarında daha rahat hareket edebilmektedir. Kültür ırkı sığıra göre keçilerin verimli ömrü daha uzun, gebelik süresi daha kısa, döl verimi ise çok daha yüksektir. Hayvanların severek tükettiği yöreye uygun, adaptasyon yeteneği ve yem değeri yüksek otların çayır-meralarda çoğaltılması hayvan sahiplerinin/çobanların öncelikli işi olmalıdır

Çamlı Yem Besicilik Sanayii ve Ticaret A.Ş.

. Söz gelimi İç Anadolu bölgesinde asırlardır adapte olmuş, kuraklığa dayanıklı ve yem değeri yüksek Dağ Korungası gibi yem bitkisi çayırmeralarda yaygınlaştırılmalıdır. 2 Kıraç ve eğimli meralarda iyi gelişme gösteren, yem değeri yüksek Dağ Korungası

Keçiler hareketli olması nedeniyle yemi, ete ve süte çevirme oranı, koyun ve sığıra göre yaklaşık % 25 oranında daha yüksektir. Yatırımcılar öncelikle çok iyi pazar araştırması yapmalıdır. Keçi yetiştiriciliğine karar verme veya kapasite artırmada sırasıyla;

1) Süt/et ve tiftik (Ankara keçisi) gelirlerinden elde edilecek kazanç,

2) Pazar güvencesi ve istikrarı,

3) Mera özelliği ve mera otlatma kapasitesi,

4) İklim ve kaba yem kaynağı,

5) Bölgeye adapte olmuş ırktan kaliteli ve uygun damızlık temini,

6) İşgücü,

7) Hayvan hastalık ve zararlıları riski göz önünde bulundurulmalıdır. 3 Keçi Ağılları Ağılların planlanmasında, öncelikle keçilerin refahı ve sağlığına sonra da iş gücü tasarrufu olmak üzere iki ana noktaya odaklanılmalıdır. Keçi ağılı yapılacak yerin seçiminde;

 Yol, su ve elektrik temini,

 Meraya yakınlık,

 Hizmet ulaşımına yakınlık,

 Topoğrafya (eğim, kışın soğuk rüzgarlara kapalı olma gibi)

 Drenaj, sel, çığ, heyelan tehlikesi,

 Yabani hayvan saldırısı,

 Yangından korunma,

 İşletmenin ileriki yıllardaki büyüme potansiyeli gibi parametreler göz önünde bulundurulmalıdır. Barınaklar; çevreye göre hafif yüksek ve meyilli arazilere kurulmalıdır.

Drenajı zor düz arazilere, içme suyu kaynaklarına yakın veya taban suyu yüksek olan yerlere ve dere yataklarına inşa edilmemelidir.

Taban suyu yüksek düz araziler veya basık yerler, özelikle sinekler için uygun yaşam alanları oluşturduğu 4 gibi, barınak içerisinde nemi daha da yükselterek, kirli hava birikimini artırmaktadır.

 

Keçi Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır? [DEVLET DESTEĞİ 2022]

Ağıl inşa edilecek yer; kuzey rüzgarlarından korunaklı, yaz rüzgarlarına ise açık olmalıdır.

Güneşin ısıtıcı ve kurutucu özeliğinde yararlanmak için ağılın açık yönü güneye, güney-doğuya veya doğuya bakmalı, kuzey taraf ise kapalı olmalıdır. Ağıl İnşasında Hayvan başına yeterli taban alanı ve havalandırması olmayan rutubetli ağıllarda barındırılan keçiler; ait olduğu ırktan bağımsız, ne kadar iyi beslenirlerse beslensinler beklenen verimi vermezler. Bu çerçevede ağıllar;

Bölgenin iklimine ve işlerin kolay görülmesine uygun, maliyeti düşük, kolay bulunabilen, mümkünse geri dönüşümlü malzemeler kullanılmalıdır.

Yağmur sularının ağıl tabanına sızmasını önlemek için, ağılın etrafı çok iyi drene edilmeli veya ağıl tabanı 20-30 cm yükseğe inşa edilmelidir.

Barınak tabanı, barınağın ön tarafına doğru % 5-7’lik bir eğimle yapılmalıdır. Keçi ağılının hazırlanmasında ve planlanmasında ele alınacak özellikler/ölçütler şöyle sıralanabilir

Keçi sürülerinde yılda yenileme oranı % 20 olmalıdır.

Yavrulama oranı, keçi başına yılda 1,4 oğlak (ırka göre değişebilir) hesaplanmalıdır.

Ağıl genişliği; en fazla 12 metre olmalıdır. Uzunluk barındırılacak hayvan sayısına göre arttırılabilir.

Ağıllarda her teke ve keçi için 2 m², her çepiç (6-12 aylık) için 1,4 m² ve oğlak (0 - 6 aylık) için 0,7 m² taban alanı gereklidir. Genelde ağıl planlanırken kapasite 2 m²/baş hayvan şeklinde düzenlenebilir.

Sürüdeki dişi keçi sayısının en az % 10’u kadar doğum bölmesi ayrılmalıdır. Doğum bölmesinin alanı 2,5 m²/baş olmalıdır. İşletmedeki her 50 hayvan başına en az 2 m² alan düşecek şekilde revir planlanmalıdır. 5

 Keçiler için optimum sıcaklık değerleri 6 - 18°C, doğum bölmeleri için ise 12-18°C dir. Keçi ağılları, iç ortam sıcaklığı 5 - 20°C olacak şekilde inşa edilmelidir.

Ağılda hayvan sayısı fazla ise portatif bölmelerle 50 başlık gebelik, yaş, cinsiyet gibi özelikler göre gruplandırmalar yapılmalıdır.

Ağıl içi düzenleme yıl içinde bir kaç kez değiştirilebilir. İç düzenleme sürü büyüklüğüne ve yetiştirme yönüne göre değişiklik gösterir. Sürü varlığı küçük olan işletmelerde ve kış yemlemesinin kısa olduğu bölgelerde işgücünü azaltıcı düzenlemelere fazla gerek duyulmaz. Bu tip işletmelerde yemlemeyi kolaylaştırmak amacıyla yem yolu bırakmaya da gerek yoktur. Sürü varlığı büyük olan işletmelerde ise bakım ve yemleme işlerinin kolaylaştırılması için ağıl içinde yem yollarının bırakılmasında yarar vardır.

Keçiler gruplar halinde bölmelerde barındırılabilir. Keçi bölmeleri, koyun bölmelerinden farklı bir şekilde düzenlenir. Bunun nedeni, keçinin koyuna kıyasla daha hareketli, çevik ve meraklı olmasından kaynaklanır. Keçilerin sıçrama ve kemirme eğilimleri bölme yapılırken dikkate alınmalıdır. Sıçrama davranışı ırka ve ırk içinde bireylere bağlı olarak değişiklik gösterir. Keçiler genelde, sıçramayı kolaylaştıracak birimlerin bulunmadığı, pencere yüksekliği ya da açıklıkların 1,5 m’den fazla olduğu bölmelerde barındırılmalıdır.

Sıçrama davranışını engellemek için 90-110 cm’lik engeller yapılabilir. Ancak keçilerin arka ayakları üzerinde durabilmeleri ve bu şekilde ön ayaklarıyla bölmelerin üst kısımlarına ulaşabilecekleri de gözden uzak tutulmamalıdır. Keçi ağıllarında bölmeden bölmeye geçişte kullanılan kapı ya da geçişlere ait mandallar, keçilerin bunları oynayarak açamayacakları biçimde yapılmalıdır.

SAANEN KEçI: CINS TANIMI, BAKIMI VE BAKIMI - CINS KEçI

Oğlaklar için düzenlenen bölmelerde aranan özellikler; Oğlak bölmeleri, analarının seslerine duyamayacakları uzaklıkta olmalıdır. Olası ise, ilk birkaç gün oğlaklarda stresi azaltmak için grup halinde büyütme yapılabilir Sekiz haftalıktan küçük oğlakları hava akımlarından korumak için seyyar paravanlar kullanılabilir. Temizlik ve kuruluk sağlayan bol altlık bulunması,

İyi havalandırılabilir olması,

Bölme sıcaklığının ise 12-18°C olması, 6

Rahatsız edici hava akımının olmaması, şeklinde özetlenebilir.

 Tekeler, keçilerden daha yüksek canlı ağırlığa sahiptir. Bu nedenle teke bölmeleri daha sağlam yapılmalı ve bölme kapılarının da daha dayanıklı olması gerekir. Diğer yandan tekeler, keçilere göre olumsuz çevre koşullarından daha az etkilenirler. Teke bölmeleri düzenlenirken üzerinde durulacak bir diğer konu, çiftleşme mevsimi boyunca vücutlarından yaydıkları kokudur. Bu nedenle bölmeler, süt işleme merkezleri ile konutlardan olası ölçüde uzak olmalıdır.

 Keçi başına günlük su tüketimi 15 litre hesaplanmalıdır.

1 aylık barındırma süresi için bir keçiye 25 kg yataklık (sap, talaş) hesaplanmalıdır. Ülkemiz büyük-küçükbaş hayvan yetiştiricilerinde hayvanlarda kuruluk ve temizlik sağlayan altlık kullanımının, elzem olduğuna dair bir farkındalık maalesef oluşmamıştır.

Altık kullanmama veya yetersiz altlık kullanmaya bağlı ciddi ekonomik kayıplar yaşandığı gözlemlenmektedir. Havalandırma Barınaklarda havalandırma; rüzgar ve/veya iç-dış ortam sıcaklık farkı etkisiyle gerçekleşen hava değişimidir. Doğal havalandırma bina içerisinde ideal ortamın sağlanmasında en verimli ve en ekonomik sistemdir. Temiz havanın gecegündüz barınaktaki her hayvana devamlı akışı sağlanmalıdır.

Havalandırma oranı, iç ve dış ortam sıcaklık farkına, rüzgarın süresi, hızı ve yönüne, yakın çevrede bulunan tepe, ağaç ve bina gibi engeller ile binadaki hava giriş çıkış açıklıklarının tasarım ve yerleşimine bağlıdır. Binalar, hâkim rüzgâr yönüne dik açıyla konumlandırıldıklarında doğal havalandırmayı en iyi şekilde sağlayacaktır. Doğal havalandırmada hedef;

1- Barınak içerisinde ortaya çıkan fazla ısı, nem, mikroorganizma, toz ve gazları sürekli olarak uzaklaştırıp, yerine dışarıdan içeriye temiz/taze hava girişini sağlamak,

2- Temiz havanın barınak içerisinde, doğru hızda/akımda eşit ve standart dağılımı sağlamak, olmalıdır. 7 Barınak içinde hayvanlardan sürekli bir şekilde yayılan sıcak hava ve nem, bina içindeki en yüksek nokta olan çatıdan veya bacadan çıkamazsa yoğunlaşarak bina içinde kalacaktır

. Hava soğuduğunda altlıkların üzerine su olarak (yoğuşma) geri düşecek ve bakterilerin gelişimi için uygun bir ortam yaratacaktır. %75’in üzerinde bağıl nemde patojen mikroorganizmalar hayvandan hayvana yayılımlarını sağlayacak kadar bir süre canlı kalabilirler. Ancak %75’in altındaki bağıl nem seviyelerinde virüsler saçılımdan (nefesle verme) sonra hayatiyetini kaybederler. Ne yazık ki ülkemizde hayvan barınaklarının çoğunluğunda nem oranı, mikroorganizmaların 40 dk. canlı kalabileceği bir ortamın oluşmasına imkan vermektedir.

Barınakta bağıl nem oranın % 75’in üzerine çıkmasına izin vermeyecek tarzda sürekli havalandırma sağlanmalıdır. Ağılardaki kötü hava, solunum yolları hastalıklarına yakalanma riskini artırdığı gibi yemden yararlanmayı ve verimi de olumsuz yönde etkilemektedir.

Barınak içerisinde hava sıcaklığını yükseltmek için asla havalandırma kısıtlanmamalıdır. Her küçükbaş hayvan için 4,0 m³ hava hesap edilmelidir.

Ağıla taze hava girişini ve ağılda oluşan pis koku ve nemli havanın çıkışını sağlayacak yeterli büyüklükte pencere sistemi ve havalandırma bacaları olmalıdır. Baca etkisiyle doğal havalandırma Doğal havalandırmada, giriş ve çıkışların doğru dengelenmesi gerekmektedir.

Sıcak hava binanın çatısından çıkabiliyorsa, yan girişlerden binanın içerisine doğru temiz hava çeker. Bu hava değişimi baca etkisinin korunmasını sağlar.

Çıkış, havalandırma girişinden en az 1,5 m yukarıda olmalıdır. Yan açıklıktan giren temiz hava, ortamda bulunan zararlı gazları, nemi 8 ve sıcak havayı uzaklaştırır. Çatı sıcaklığının içeriye yansımasını da azaltmaya yardımcı olur

 

 

YerKeli çi Irkları

Kıl Keçisi,  Ankara Tiftik Keçisi,  Kilis Keçisi , Honamlı Keçisi, Norduz Keçisi,

İşletmeye Uygun Irkın Tespit Edilmesi Keçi yetiştiriciliğinde, damızlık seçiminden önce ırk tercihi yapılmalı, ırk tercihi yapılırken de, o ırkın verim kabiliyeti, bölgenin coğrafik özellikleri ile bölgedeki yetiştirme koşullarına uyumu, hayvanın otlama alışkanlıkları, sıcağa duyarlılığı, dış parazitlere dayanıklılığı, yürüyüş yetenekleri, özelikle de meme yapısı dikkate alınmalıdır.

Bakım, beslenme ve barınak gibi altyapı şartları yeterli olarak sağlanamıyorsa, yüksek verimli kültür ırkları yerine zor şartlarda yaşamaya daha yatkın olan kültür melezi veya yerli ırk hayvanlar tercih edilmelidir. Malta ve melezlerinin sarkık meme tipli olduğundan, makilik araziye uygun olmadığı gibi yol yürüme yetenekleri zayıftır.

Ancak bağ ve bahçe atıklarını çok iyi değerlendirebilmektedir.

Saanen ve melezleri, kurak, sıcak ve ovalık araziden fazla hoşlanmazlar, serin, bol otlu yayla özelliği gösteren yerlerde daha başarılı bir şekilde yetiştirilebilirler. Meme yapıları da koltuk meme yapısında olduğundan özellikle melezleri makilik arazide rahatlıkla otlayabilirler.

Diğer yandan Saanen x Kıl melezleri Ege Bölgesi, buna karşılık Saanen x Kilis melezlerinin Güney Anadolu ve Güney Doğu Anadolu koşullarına daha uygun olduğu söylenebilir. Kilis ırkının subtropik iklim koşullarından en az etkilendiği için Çukurova Bölgesi için sütçü tiplerin oluşturulmasında saf Kilis ırkından yararlanabilir. Bir işletmeye uygun keçi ırkı veya bir ırkın alt tipinin tercih edilmesinde;

1. Çevre ve/veya yetiştirme şartlarının keçi ırkına uygunluğu (adaptasyonu),

2. Keçi ürünlerine olan talep ve talep edilen ürüne verilen fiyatın, giderleri karşılama potansiyeli,

3. Yetiştiriciliği yapılacak ırkın beklentileri cevap verme durumu,

4. Yetiştirilecek materyalin temin kolaylığı ve fiyatı. göz önünde bulundurulmalıdır. Damızlık hayvanlar ile ilgili ırk tercihi yapmadan önce, il-ilçe tarım müdürlüğünde görevli uzmanlardan görüş alınmalıdır.

Yorumlar

Yorum Yaz

Değerlendirme yapınız 1-5 arası!

Bizden haberdar olmak ister misiniz?


Copyright, Her hakkı saklıdır. hayvancılık.com 2020

Iyzico
ÖNCELİĞİMİZ ARILAR VE DOSTLARI Arılar ve Arıcılık hakkında genel bilgi beceri ve tecrübe Paylaşım zemini Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis, Üretimi, Kara kovan ve Modern Arıcılık sistemleri hakkında Tüm Çalışmaların birinci öncelikli destekçisi Hayvancılık ve Tarım Bilgi paylaşım rehberlik Çalışmalarının destekçisi olabilmek için hayvacılık.com internet paylaşım zeminidir. Doğal Hayvancılık, İyi İş Fikirleri, Yeni İş Fikirleri, Doğal Hayat, Endüstriyel Tarım, Endüstriyel Hayvancılık, Türkiye'de Hayvancılık, Hayvanlar Alemi, Hayvansal ve Tarımsal ürünler, hayvan ve Tarım Teknolojisi, Hayvan Hakları, Sokak Hayvanları, Hobi Hayvancılığı, Su ürünleri ,Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık, Vahşi Doğa, Kanatlı Hayvancılık, Evcil Hayvancılık, Hayvancılık ve Tarımda Destek Bizden. Gelenekselleşen Tarım çok değil 70 li yıllara biraz gidebilsek, kırsalda bir çok köyümüzde elektrik dahi yoktu, o dönem ilkel tabir edebileceğimiz sayılı traktör tarla sürmenin dışında çok özelliği olmayan kısıtlı araç gereç, günümüzdeki yoğun ambalaj sistemleri mümkün değil, hayvancılığa dayalı tarım, tarıma dayalı hayvancılık iç içe kırsal yaşamda. diyebilir miyiz geleneksel tarım. İmkansızlıklar bazen daha güzel imkanlar sunar insanlara. Verim arttırmak, artan dünya nüfusu karşısında daha fazla verimi hayal etmek mümkün. Olan oldu. Bu gün doğal her şeyi arar olduk. Ne yapalım köylerdeki elektriklerimi keselim dediğinizi duyar gibiyim. traktörlerimi alalım çiftçiden. Gerek yok. akaryakıt dahil tüm enerji çeşitlerini o kadar hızlı tüketiyoruz ki gerek kalmayacak. Ukrayna - Rusya savaşı sinyalleri vermeye başladı. Az çok bilgisi tecrübesi olanlar, kırsalda arazi imkanı olanlar, büyükşehirlerin işsizliğinden kırsalın az kazancı bereketlidir. Şahsi gıda ihtiyaçlarınızı çoğunlukla bahçeli bir evin bahçesinden dahi karşılayabilirsiniz. bir kaç hayvan bakarak her hangi bir maaşa ihtiyaç bile duymadan yaşamak mevcuttur. kaldı ki kırsal insanı imeceyi de sever. hadi kalkın köye gidelim, istila edelim şehirleştirelim. dediğinizi duydum. bu gün değilse bile aklınızın bir köşesine kaydedin. ayrıca kentlerde yaşayan her birey bir gün doğayı özlediğinin farkına varır. gıda su savaşları kentsel çöküş başlamadan gelecek için küçük küçük te olsa adımlar atalım diyorum. Şimdi gelelim asıl konulara; özellikle tarımsal hayvancılık yada hayvansal Tarım bence tek çıkış yolu budur. Tarım ağırlıklı yada hayvancılık ağırlıklı nasıl dilerseniz öyle olsun. Tarım ve Hayvancılık; kırsaldaki insanımızın başlıca uğraşı ve geçim kaynaklarını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. . Şehir hayatının cazibesiyle gittikçe azalan ve özellikle de genç nüfus göçü nedeniyle özellikle küçük şehir ve kasabalarda yaşayanların bir çoğu yakın köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşarak açığı kapatmaya başladı bile. Bu sebepten büyük şehirler dışında yaşam standardı nın her geçen gün arttığını gözlemleyebilirsiniz. ışığın etrafındaki sinekler gibi Büyükşehirlerin etrafından ayrılamıyoruz. Peki Işık sönünce ne olacak hiç düşünüyor muyuz. Işığın nasıl söneceğini söylememe gerek yok sanırım. hastalıklar, doğal afetlerden bahsetmeden dahi olasılıkları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Konumuz farklı zaten. kısaca günümüz Geleneksel tarım tekniklerinde mahsul verimi için genelde kontrol dışı kimyasal ilaçlar, kimyasal gübreler, doğaya zararlı herbisitler, tarlalarda anız yakılması, bitki geliştirici hormonlar, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı tohumlar ve bunlara ilaveten çevre kirliliği doğal yaşamı olumsuz yönde etkileyerek coğrafyamızı yaşanmaz hale getirmiş ve halen getirmektedir. Bunlar büyük şehirlerin etrafını kırsal alanlar dahil çepe çevre sarmış durumda. çalışmakta, iş bulmakta her geçen gün imkansızlaşıyor. Genetiği bozulmuş tohumlar, kimyasal gübre ve ilaçlar, hayvanlar ise hormon ve antibiyotik benzeri yem katkı maddeler ve kesim hanelerin yakın, yoğun olarak kullanımı, çevreyi kirletmekte, hayvan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Sağlıksız ürünler ile beslenen insanlarda başta kanser olmak üzere sağlık sorunları, ekolojik dengeyi korumak, çevrenin gördüğü zararlar karşılığında , Toprak verimliliğini koruyacak üretim teknikleri ekolojik, organik, biyolojik,, bio -dinamik, alternatif, doğal, yenilenebilir, sürdürülebilir tarım yada hayvancılık gibi teknik terimler ile adlandırılarak dünyada çeşitli uygulama ve araştırmalar yapılmaktadır. Tarımsal Hayvancılık yada Hayvansal Tarım çalışmalarının beraber bir bütün halinde yapılması zorunluluğunu getiren her hangi bir yasa yada kanun olmamasına rağmen. belirli bir kural hatta özendirici tanım dahi bulabilirseniz banada söyleyin. Miras dediğimizde maalesef atadan kalan araziler olarak düşünüyoruz. kentsele yakın olması arazinin büyüklüğüne göre inşaat değerleri hesabı yapılıyor. Heyecanlandırıyor tabi ki doğal olarak. doğal olarak diyorum doğamız kent olduğundan kaynaklı. Ben şahsım adına birkaç dönüm tabir edebileceğimiz. tarımsal toprak dededen var. gördüğümde koruluk olmuş yıllardır atıl kalmış zamanında ekilebilen arazi meşelik olmuş. Heyecanlandım her ne olursa olsun ağaç kolay yetişmiyor. ağaçlanmış arazi. Büyük bir heyecan ile tarımsal yada hayvancılık anlayışı ile neler yapabilrim düşüncesi ve araştırmalarına koyuldum. Bir kaç yıl üzerinde çok fazla vakit ayıramamama rağmen yol haritası oluşturmaya başladım devam ediyorum. Doğal koşullar, hava sıcaklık dereceleri, su oranları, tarım ve orman koşulları ve çeşitliliği, yöresel etkiye uyum Arazide bulunan ağaçların ıslahı, hayvancılık üzerinde etkileri üzerinde teorik çalışmalarımı sürdürüyorum. Bitki ve hayvan yetiştirilmesinde inşaat sal değil tarımsal ekonomiye nasıl dönüştürebilirim araştırmalarıma tatbiki olarak başlayacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bitkisel üretimde ise hayvan gübrelerinin organik gübre olarak değerlendirilmesi, hava şartları ve toprağın çeşitliliğinde sağlanan yöresel uyumların önemi üzerinde duruyorum. Gelenekselleşen yeni dünya düzeni teknikleri ise üretimde kullanılan kimyasallar = Tarım İlaçları = hava toprak su besin kirliliği= atmosferi kirlenirken, doğal dengenin bozulması, iklimlerin değişmesi, doğal afetler, = hava, toprak, su kirliliğin yanı sıra , gıdalar üzerinde kalıntı tarım ilaçları, insan vücudunda yağlarda birikerek sağlığımız zarar verdiği gibi anne sütü olarak genetik geleceğe zarar verdiğini bilmeyen yok. Beraberinde getirdiği hastalık. Önce alerjik hastalık çeşitlerini yazmamamıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Bu sebeplerden tarımsal arazilerin önemini gelecek yıllarda daha iyi anlayacağız. Bende 60 yıla yakın şehir yaşantımda yaşadıklarım. tecrübelerim. Tarımsal arazi miras kalmış sa tarım da bize miras anlayışı ile bir metre kare tarım alanına ihtiyaç duyacağımız günleri göstermesin yaradan diyorum. Geleceği tarımla inşa etmek, geçmişten kalan gelenek mirasları var. Yörenin önemi, yöresel tarım ve hayvancılık. anlayacağınız geçmiş geleneksellerimizi bir nebze olsun canlandırmak ta bizlere bırakılmış çok büyük bir miras düşüncesindeyim. Geleceğe en büyük sermaye asla yıkılmayacak, dönüşüm istemeyen, döngü nün lokomotifi, ilkel tarım dahi olsa günümüz koşulları ve imkanlarını da kısım kısım kullanarak, Tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım sonuç iç içe geçmiş dengeyi sadeleştirmeden eldeki arazileri yöredeki hayvancılık rengini yaşatabilenler mirasın gerçek koruyucuları olduğu gibi. Geleceğe gerçek mesleği ve erbaplarını bırakma güzelliğini yaşayanlardır. Köyde köyü yaşamak, yaşatmak adına Dedelerimizin ruhu şad olsun. Doğa ile dost olmak, kalan mirası da doğamıza yatırımla değerlendirmek demektir. Yerel çeşitliliği korumak yeniden şekillendirmek gereği üzerinde durmak istiyorum. Yerel tohumlar, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğini geçmişten günümüze gelen gen haritası üzerinde uyum sağlayan nesiller üzerinde özenle çalışmak gerekir. Hayvancılık ve tarım arazilerini birlik beraberlik içinde yerel olarak iç içe belirleyerek. bir bütün olarak kademeli düzen kurmak, hayvancılığın ve tarımın bağlantılarını bölgelerin kendi bünyesinde paylaşımlarla yeterli, verimli sonuçlar elde edilebilir. Toprağın hem de tarımsal ve hayvansal değerlerin erozyonunu bir an evvel durdurmak, işlenen toprak üzerinde kurulmuş genetik dengeler ile mevcuttur bitki ve böcek, diğer hayvan rengi çeşitliği aslında dengenin ta kendisidir. Çevre kirliliğine sebep olan bir çok faktörün doğal döngü keşfini yeniden araştırıp sabırla uygulayabilmek anlamına gelir. Çevre su miktar ve kalitesi, kullanım alanları mümkün olduğunca doğal yollarla değerlendirilebilmelidir. Orman halini almış tarım arazilerinin ağaçlandırma ıslahı çalışmalarının yanı sıra seyreltilin alanlara uygun maki çalı bitkileri ile donatılması sağlanmalıdır. Arıcılık, ipek böceği vb. hayvancılığın yanı sıra küçük ve büyükbaş ve kanatlı hayvancılık doğaya yayılımını sağlamak mümkün görünmektedir. Kırsal kesimde; sürekli dönüşümlü yenilenebilir tabir edilen enerji ve üretime destek ürünlerin açığa çıkmasını sağladığımız taktirde. Yem, Gübre, İlaçlama gibi bir çok sorunun doğal olarak çözülebilir olduğu ilkel tarımda dahi kanıtlanmış durumdadır. Kaynakların, odun, su ve suyun gücü, Güneş enerjisi, tezek ve benzeri enerji kaynaklarının kullanım imkanını arttıracağı gibi, özellikle verimli küçük arazilerin işlenmesinde Akaryakıt, Elektrik tüketimi yerine insan ve insanların yönetiminde hayvan gücünden faydalanırken, amaç dahilinde yetiştirdiğimiz hayvanların et, süt, deri vb. teknolojik verimliği ek kazanç faydaları mevcuttur. Teknolojik alet edevatın hayvansal destek gücü günümüzde çok büyük gelişmeler kaydettiğinin ve iş gücüne büyük katkılar sağlayabileceğini de unutmamalıyız. Çevreyi kirleten faktörlerin, plastik ambalaj, poşet, metal ve cam atıklarının üretim, tüketim, dönüşüm aşamasında harcanan her türlü enerji ve iş gücünün de bütünüyle enerji kaybı olduğunu maliyetlere gider anlamında yüklediği yük küçümsenecek nitelikte değildir. Diyorum ki şehirlerde önüne geçemediğimiz çevre kirliliği, çevresel atıklar ve dönüşüm çabaları kırsal alanlarda yapacağımız hem ekonomik ve hem de temiz doğa anlayışı enerji ve iş gücü tasarruf unun artışı masraflar da kısa zaman içerisinde minimum seviyelere çekilmiş olur. Küçük çiftçinin kendi kendine yetebildiğini, büyük şehirlerde yaşayanlara oranla daha refah içinde olabildiğini daha fazla, daha fazla anlayışı yerine eldeki imkanları gerektiği kadar, gerektiği gibi değerlendirebilen asla şikayet etmeyen güzel insanlarında olduğunu unutmayalım. . HAYVANCILIK Yoğun yetiştiricilik uygulamaları hayvanlarda başta sağlık sorunlarının artmasına sebep olduğu gibi, sıkışık barınma başta stres olmak üzere sık sık ve çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğini sağır sultan duymuştur. Hayvanların bağışıklık sistemlerinin çökmesi, hayvan beslemelerinde et süt verimliliği arttırıyor derken Hayvancılık doğasına ters bir çok yöntem, hormon, antibiyotik uygulamaları, ve benzeri yem katkı ve tarımsal ilaçların bulunduğu yem kullanımı hayvanlar üzerinde bıraktığı kalıntı ,Tarımsal ürünlerden insanlara zarar verdiği gibi, Hayvansal ürünlerin tüketiminde de hastalıkları arttırmaya devam ettiğinin kanıtı "deli dana hastalığı" bariz örneklerden biridir. Hayvan gübresi çevre kirliliği sebepleri arasında yerini almış durumdadır. Kaldı ki yoğun yetiştiricilikte hayvanların doğal haklarını kısıtlarken, çevreye ve bütçeye . Hazır yem, gübre fazlalığı, havalandırma, ızgara, sağlık ve temizlik problemleri ,zincir giderleri oluşmaktadır. Bozulan doğal döngü, endüstriyel maliyet artışları zarara kadar sürüklemektedir. Hayvan doğası demek refahı demek değil midir. Doğal yemlenme doğada olmalıdır. Hayvan Yetiştiriciliğinin temeli; Belirli kapalı dönemler ve her dönem kapalı zamanlar vardır. Meralı alanlarda hayvancılığın önemini kavramak, 7/24 kapalı üretimden kurtarmak tarımsal hayvancılıktır. Çobanlı, meralarda otlaklarda hayvancılık. Çevreye etkileri, sürdürülebilir döngünün sağlanması, hayvan hastalıkların önüne geçilmesi, yem ve barınma maliyetlerinde düşüş sağlayacaktır. Hayvansal tarım olmazsa, olmazlar arsına girmelidir. Yoğun üretim giderlerini arazi genişletmeye yönlendirerek yatırım imkanı da sağlanmış olacaktır. örneğin 5 yıllık kalkınma planı, 10 yıl içinde tamamlanmış olacak diyelim. 10 yıl sonra tesislerin güncellenmesi mecburiyeti varken, arazilerin yatırımı katlaması ile kar zarar açığa çıkmış olacak. YÜksek kaliteli tarım, hayvancılık ürünleri üretebilmek, Kırsal alanlarda daha az maliyetli, kolay ve sağlıklıdır. Büyükşehirlerde ve etrafında yoğunlaşmalar sonucu oluşan talep her gün farklı teknolojik sistemlerin denenip araştırma - geliştirme çalışmaları ve çabaları tarımsal hayvancılığın değerini ortaya koymaktadır. Doğa dengesini kendi belirleyebilir. Toplumun kar - zarar anlayışı ancak yoğunlaşmayı getirir. Kalabalıkları yönetmek zordur. Geleneksel, teknolojik, Ekolojik, bio tarım yada ilkel tarım adı ne olursa olsun, tarımsal hayvancılık yada hayvansal tarım çalışmaları hayvancılıkta kesin ve doğal ve doğanın başarısıdır. Arıcılık bizim değil hayvancılık alanında doğanın birinci önceliği konumundadır. Bal arıları, ve yaban arıları döngüsü, sıcaklık, doğal yaşam alanlarının kaybı, düşük yada yüksek iklim değişiklikleri, yetiştirilen bitkilerin özellikleri, erozyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, beslenme, çevre faktörleri, elektrik, elektronik, elektromanyetik faktörler, hava kirliliği, gürültü kentsel yapılaşmanın getirdiği yoğunlaşma arıları etkilemektedir. Zirai alanların doğal sürdürülebilir tarımsal hayvancılık ile elde edilecek olan ürünler günümüz büyükşehirlerin dibinde endüstriyel tarımla elde edilecek ürünlere göre daha sağlıklı ve gelir getirici olacaktır. Kırsal alanlarımızın arıcılığa uygun olması arıcılık ürünlerinin hayvancılıktaki payını daha verimli hale getirebileceği kuşkusuzdur. "Arıcılığın Gelişmesi" gerçek önemini de açığa çıkartmaktadır. Arılar tozlaşma yoluyla doğal tarım ve ürünlerinde verim ve kalitesinin dengesi demektir. Bal Arıları ve Yaban Arıları, Arıcılık çalışmaları: Arıcılık Malzemeleri, Arı Ürünleri, Arı Yetiştiriciliği, Bal, Polen, Propolis Üretimi, Kara kovan ve günümüz arıcılığı genel anlamda tarım ve hayvancılığın baş rol oyuncusu ve en bereketlisidir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım ve hayvancılık medeniyetin ta kendisidir. Tarımsal hayvancılık ise olmaz ise olmazlardandır. Büyükşehirler ve etrafında kümelenen hayvancılık ve tarım çalışmalarının yayılımı sağlanmalıdır. Kentsel yaşam evcil hayvanlardan bir kısım kanatlı kuş familyası, akvaryum balık ve çeşitleri, Kedi Köpek benzeri nitelikte kentsel yaşama daha uygun yetiştiricilikten çok sadece hobi sel hayvan bakımı faaliyetlerinin devamı niteliğinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Tarımsal faaliyetler "Hobi Bahçeleri" niteliğinde çok öteye gidemez. Büyükşehirler de Büyükbaş, Küçükbaş, ve kanatlı hayvan yetiştiriciliği mahalleler statüsünde getirilen yasaklar ve tarım alanları yetersizliğinden dolayı verim sağlanamamaktadır. Yoğun yetiştiricilik çevre kirliliğine de sebep olmaktadır. Hazır yem kullanımı maliyet artışları ekonomiyi de daraltmaktadır. Her geçen gün küçük şehirler ve kasaba yaşayanları, yakın kırsal ve köylerde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerini günlük rutinleri ile birlikte sürdürebilmektedir. Işığın etrafında dönüp duran sinekler misali, Büyük şehirlerin etrafına sıkışan Yok denecek kadar az tarımsal faaliyetler, topraksız yoğun hayvancılık Gelenekselleşen, teknolojik Hayvancılık Üretim modelleri yetersizliğini sürdürmeye devam edecektir.