Koyun Yetiştiriciliğinde Bakım yönetimi, Beslenme, Barınma ve mera yönetimi hakkında kısa bilgi.
Koyun Yetiştiriciliğinde dikkat edilmesi gereken hususlar: Koyun Ağılları Koyun Irkları..İşletmeye Uygun Irkın Tespit Edilmesi Damızlık Seçimi. Koyun Yetiştirme Metotları Yetiştirme Sistemler
.KOYUNLARDA BAKIM ve YÖNETİM. Koyun Refahı Koyunculukta Yapılacak İşler Koç Katımı ve Döl Verimi. Doğum. Sağım Kırkım. Kayıt Tutma . Sürü Kompozisyonu ve Sürü Büyüklüğü.. Sürüde Ayıklama (Reforme)
KOYUNLARDA BESLENME
Temel Besin Maddeleri Mineraller.Koyunlarda Vücut Kondisyon Skoru (VKS) Yaz Beslenmesi ve Meralardan Yararlanma..Anaç Koyunların Beslenmesi. Kuzuların Bakım ve Beslenmesi. Damızlıkta Kullanma Yaşı Koçların Beslenmesi Bakım ve Beslemede Dikkat Edilecek Hususlar... Koyunlarda Beslenme Hastalıkları Enterotoksemi Kolostrum (ağız sütü) yetmezliği. Selenyum Yetmezliği (Beyaz Kas Hastalığı). Bakır Yetmezliği (Enzootik Ataksi).. Kalsiyum-Fosfor Eksikliği veya Dengesizliği . 1 Çinko Yetmezliği Kobalt Yetmezliği (Beyaz Karaciğer Hastalığı) İyot Yetmezliği (Guatr)....Flor zehirlenmesi (Florozis) Magnezyum Yetmezliği (Çayır Tetanisi). Gebelik Toksemisi (Ketozis). Rumen Asidozu.İdrar Taşları... Zehirlenmeler.. Koyunlarda Ayak ve Meme hastalıkları Ayak Hastalıkları Mastitis Biyogüvenlik (Hastalık ve Zararlı Önleme) Tedbirleri Aşılamalar
1 KOYUN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Uzun yıllardan beri eti, sütü, yapağı ve derisi ile insanların en önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyunlar, dünyanın her yerinde yetiştirildiği gibi ülkemizde de hemen hemen her bölgede yetiştirilmektedir. Koyunculuk meraya dayalı bir hayvancılık kolu olduğundan, ilk şartı da iyi bir meraya sahip olmaktır. Meralar; sürü büyüklüğüyle uyumlu kapasitede, düz ya da az eğimli ve hayvanlar için güvenli olmalıdır.
Maalesef Ülkemizde hayvan yetiştiricileri yararlandıkları meranın bakım ve yönetimini ihmal etmektedir. Oysa mera bakım ve yönetimi (amenajmanı) koyun yetiştiricisinin ana ve öncelikli işlerinden biri olmalıdır. Küçükbaş hayvancılık işletmelerinin geleceğinin tamamen meranın ıslahı ve amenajmanına bağlı olduğu gerçeği asla göz ardı edilmemelidir. Kıraç ve eğimli meralarda iyi gelişme gösteren, yem değeri yüksek Dağ korungası “Meralarda ot olmazsa hayvan da olmaz”, bu çerçevede hayvanların severek tükettiği yöreye uygun, adaptasyon yeteneği ve yem değeri yüksek otların çoğaltılması hayvan sahiplerinin/çobanların öncelikli işi olmalıdır.
Söz gelimi İç Anadolu bölgesinde asırlar boyu yaşam bulmuş, kuraklığa dayanıklı ve yem değeri yüksek, Dağ korungası 2 gibi yem bitkileri çayır-meralarda yaygınlaştırılmalıdır.
Dışarıdan alınan tohumların, asırlardır yerelde hayat bulmuş tohumlar karşısında verimlilik ömrünün kısa olacağı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır. Koyunlara verilecek kaba yemin tamamını veya büyük bir kısmını, kesif yem maddelerinin ise bir kısmını temin edebilecek, ekilip biçilebilen arazinin olması yetiştirici karlılığı için ikinci şarttır.
Ayrıca tarla-bahçe hasadından sonra kalan anızlarda/artıklarda koyunlar otlatılarak meraların bir süre dinlenmesi sağlanmalıdır. Koyun yetiştiriciliği her şeyden önce bir gelenekbirikimkültür işidir. İşe başlamada veya kapasite artırmada,
1) Mera özelliği ve mera otlatma kapasitesi,
2) İklim ve kaba yem kaynağı,
3) Et /süt ve yapağı (yapağıcı ırklarda) gelirlerinden elde edilecek kazanç,
4) Pazar güvencesi ve istikrarı,
5) Bölgeye adapte olmuş ırktan kaliteli ve uygun damızlık temini,
6) İşgücü, 7) Hayvan hastalık ve zararlıları riski göz önünde bulundurulmalıdır Koyun işletmelerinde temel amaç, kayıpları minimize ederek, anaç koyun başına düşen sağlıklı kuzu sayısını arttırmaktır.
Ülkemizde koyun yetiştiricilerinin başlıca gelir kaynağı, kasaplık ve damızlık kuzu satışlarıdır. Mevcut koyun ırklarımızda yapağı ve süte yönelik seleksiyon yapılmadığı için yapağı ve sütten ancak belirli bölgelerde sınırlı miktarda gelir elde edilmektedir.
Çiçekçilik ve bahçecilik bölgelerinde ise koyun gübresi ciddi bir gelir kaynağı olabilmektedir. Koyun yetiştiriciliğinde çok para var, koyuncular bu yıl çok para kazandı veya bu yıl zarar etti, şeklinde kısa dönemli yaklaşımlar başarılı olmayı kısıtlamaktadır.
Koyun yetiştiriciliği; yılda 365 gün, haftada 7 gün, günde 24 saat emek istediğinden sevilerek yapılması gereken bir iş kolu olarak değerlendirilmeli, koyun yetiştiriciliğine ek bir iş gözüyle bakılmamalıdır.
Koyun yetiştiriciliğinde de öncelikli iş, her daim çayır mera bakımı ve yönetimi olmalıdır.
3 Koyun Ağılları Ağılların planlanmasında, öncelikle koyunların refahına ve sağlığına sonra da iş gücü tasarrufuna odaklanılmalıdır. Koyun ağılı yapılacak yerin seçiminde;
Yol, su ve elektrik temini,
Meraya yakınlık,
Topoğrafya (eğim, kışın soğuk rüzgarlara kapalı olma gibi)
Drenaj, sel, çığ, heyelan tehlikesi,
Yabani hayvan saldırısı,
Yangından korunma,
Hizmet ulaşımına yakınlık,
İşletmenin ileriki yıllardaki büyüme potansiyeli gibi parametreler göz önünde bulundurulmalıdır. Barınaklar; çevreye göre hafif yüksek ve meyilli arazilere kurulmalıdır. Drenajı zor düz arazilere, içme suyu kaynaklarına, basık veya taban suyu yüksek olan yerlere, dere yataklarına inşa edilmemelidir. 4 Taban suyu yüksek düz araziler veya basık yerler, özelikle sinekler için uygun yaşam alanları oluşturduğu gibi, barınak içerisinde nemi daha da yükselterek, kirli hava birikimini artırmaktadır. Ağıl inşa edilecek yer; kuzey rüzgarlarından korunaklı, yaz rüzgarlarına ise açık olmalıdır. Güneşin ısıtıcı ve kurutucu özelliğinden yararlanmak için ağılın açık yönü güneye, güney-doğuya veya doğuya bakmalı, kapalı yönü ise kuzeye bakmalıdır. Ağıl İnşasında Hayvan başına yeterli taban alanı ve havalandırması olmayan rutubetli ağıllarda barındırılan koyunlar; ait olduğu ırktan bağımsız, ne kadar iyi beslenirlerse beslensinler, beklenen verimi veremezler. Bu çerçevede ağıllar;
Yağmur sularının ağıl tabanına sızmasını önlemek için, ağılın etrafı çok iyi drene edilmeli ya da taban 20-30 cm yükseğe inşa edilmelidir.
Barınak tabanı, barınağın ön tarafına doğru % 5-7’lik bir eğimle yapılmalıdır.
Bölgenin iklimine ve işlerin kolay görülmesine uygun, maliyeti düşük, kolay bulunabilen mümkünse geri dönüşümlü malzemeler kullanılmalıdır.
Koyunların iklimsel çevre istekleri sıcaklık ve rutubetle birlikte ele alınmalıdır. Koyunlar için ideal sıcaklık 13-14°C ve % 60-70 nemdir. Sahip oldukları kalın yün tabakasından dolayı soğuktan ve ani sıcaklık düşmelerinden fazlaca etkilenmemekte, –30°C’de bile fizyolojik faaliyetlerini düzenli olarak sürdürebilmektedir. Ancak çevre sıcaklığı 25°C’nin üstüne çıktığı zaman et, süt ve döl veriminin düştüğü tespit edilmiştir. Koyun ağıllarında iç ortam sıcaklığı 21- 22°C ve bağıl nem oranı % 75’in üzerine çıkmamalıdır.
Yüksek bağıl nem, yapağının doğal yapısını bozmakta ve rengini sarartmaktadır. Bu nedenle yapağı için yetiştirilen ırklarda ağıl içi bağıl nemin %55-65 olması önerilmektedir. Koyunculukta bağıl nemin sürekli olarak düşük olması da istenmez. Bağıl neminin sürekli % 40’ın altında olması, fazla tozlanmaya ve koyunlarda solunum yolu enfeksiyonlarına yol açabilmektedir.
Koyun ağılları planlanırken, soğuğa karşı korumaktan ziyade sıcaktan ve rutubetten korunma esas alınmalıdır. Bu bağlamda iyi bir havalandırma sistemiyle ağıl içi ortamındaki kirli hava, nem ve fazla ısı düzenli bir şekilde uzaklaştırmaya 5 çalışılmalıdır. Ülkemizin büyük bir kesimi kapalı ağıl tipi yerine, açık ağıl tipine uygundur. Açık ağıl tipi, iklim koşullarına da bağlı olarak duvarların bir ya da birkaçı, kısmen ya da tamamen açık biçimde yapılabilir.
Koyunların, yazın sıcaklık stresinden korunması için esintili ve doğal gölgelik alanlarda bulunması sağlanmalıdır. Ağaç gibi doğal gölgelik alanlar yaratılamaması halinde, kıl çadırı, gölgelik file gibi malzemelerden yapay gölgelikler oluşturulmalıdır
Koyunlar gruplar halinde bölmelerde barındırılabilir. Ağıl içi düzenleme yıl içinde bir kaç kez değiştirilebilir. İç düzenleme sürü büyüklüğüne ve yetiştirme yönüne göre değişiklik gösterir.
Geleneksel tip bir ağılda bir kişi yaklaşık 300 koyuna bakabilir. Kuzulama döneminde ise bir yardımcı elemana ihtiyaç vardır.
Sürü varlığı küçük olan işletmelerde işgücünü azaltıcı düzenlemelere fazla gerek duyulmaz. Bu tip işletmelerde yemlemeyi kolaylaştırmak amacıyla yem yolu bırakmaya da gerek yoktur. Bu uygulama aynı zamanda kışı kısa süren ve buna bağlı olarak kış yemlemesinin kısa olduğu bölgeler içinde geçerlidir.
Sürü varlığı büyük olan işletmelerde ise bakım ve yemleme işlerinin kolaylaştırılması için ağıl içinde yem yollarının bırakılmasında yarar vardır. Böylece yemleme için harcanan işgücü azaltılmış, buna karşılık birim taban alanına daha az hayvan konulmuş olacaktır.
Ağılda hayvan sayısı fazla ise portatif bölmelerle 50 başlık gebelik, yaş, cinsiyet gibi özelikler göre gruplandırmalar yapılmalıdır.
Havalandırma Barınaklarda havalandırma; rüzgar ve/veya iç-dış ortam sıcaklık farkı etkisiyle gerçekleşen hava değişimidir. Doğal havalandırma bina içerisinde ideal ortamın sağlanmasında en verimli ve en ekonomik sistemdir. Temiz havanın gece-gündüz barınaktaki her hayvana devamlı akışı sağlanmalıdır. Havalandırma oranı, iç ve dış ortam sıcaklık farkına, rüzgarın süresi, hızı ve yönüne, yakın çevrede bulunan tepe, ağaç ve bina gibi engeller ile binadaki hava giriş çıkış açıklıklarının tasarım ve yerleşimine bağlıdır. Binalar, hâkim rüzgâr yönüne dik açıyla konumlandırıldıklarında doğal havalandırmayı en iyi şekilde sağlayacaktır. Doğal havalandırmada hedef;
1- Barınak içerisinde ortaya çıkan fazla ısı, nem, mikroorganizma, toz ve gazları sürekli olarak uzaklaştırıp, yerine dışarıdan içeriye temiz/taze hava girişini sağlamak,
2- Temiz havanın barınak içerisinde, doğru hızda/akımda eşit ve standart dağılımı sağlamak, olmalıdır. Barınak içinde hayvanlardan sürekli bir şekilde yayılan sıcak hava ve nem, bina içindeki en yüksek nokta olan çatıdan veya bacadan çıkamazsa yoğunlaşarak bina içinde kalacaktır.
Hava soğuduğunda altlıkların üzerine su olarak (yoğuşma) geri düşecek ve bakterilerin gelişimi için uygun bir ortam yaratacaktır. %75’in üzerinde bağıl nemde patojen mikroorganizmalar hayvandan hayvana yayılımlarını sağlayacak kadar bir süre canlı kalabilirler. Ancak %75’in altındaki bağıl nem seviyelerinde virüsler saçılımdan (nefesle verme) sonra hayatiyetini kaybederler.
Ne yazık ki ülkemizde hayvan barınaklarının çoğunluğunda nem oranı, mikroorganizmaların 40 dk. canlı kalabileceği bir ortamın oluşmasına imkan vermektedir.
Ağılardaki kötü hava, solunum yolları hastalıklarına yakalanma riskini artırdığı gibi yemden yararlanmayı da olumsuz yönde etkileyerek verim kaybına yol açmaktadır. Barınak içerisinde hava sıcaklığını yükseltmek için asla havalandırma kısıtlanmamalıdır.
Yorumlar